Yaşlıya Şiddet ve Kalitesiz İnsanlar

Bu rezilliklerden artık Türk kamuoyu bıktı ve usandı. Yaşlılara yapılan saldırı, hor görme, taciz ve şiddete her gün yenileri ekleniyor. Bunun büyük bir sorun olduğuna 15 yıldır yaptığım bir araştırmanın sonuçlarından hareket ederek, hem kamuoyunun, hem de resmi kurumlarımızın dikkatini çektim. Her şey neredeyse refleks tepkisi ile anında cevap veren toplumdan ve yetkililerinden hiçbir reaksiyon gelmemesi aslında beni hiç şaşırtmadı.

Yaşlısına saygı duyduğunu sürekli vurgulayan toplumumuzun, buna niçin gerek duyduğuna sadece tahmini bir cevap verilebilir. Kimse sormadığı halde “Ben şuyum buyum” diyen bir adamın içinde bir sıkıntı, bozukluk olmalı ki bunu yapıyor. Biz de toplum olarak yaşlılara saygı duymadığımızın bilincinin verdiği sıkıntıyı üzerimizden atmak için olsa gerek, “Biz yaşlısına tarihin her döneminde saygı duymuş bir milletiz” nakaratını koro halinde söylüyoruz.

Herhalde komadaki yaşlı bir kadına yapılanları okudunuz. Muhakkak sinirlendiniz, moraliniz çok bozuldu, “Olmaz böyle!” dediniz ve belki de sosyal medya hesabınızdan bu rezaleti, ahlak noksanlığını paylaştınız. Klavyenizin başına geçerek eleştirdiniz. Ya sonra? Sonra ne yaptınız? Sosyal medya ekran arkasına gizlenip ahkâm kesmek kolay. Sokağa çıkıp aktif bir eylem yaptınız mı? Hepimizin yaşlanacağını düşünüp, devlet kurumlarına bizzat gidip “Durdurun bu rezaleti” dediniz mi? Milyonlarca sosyal medya kahramanından biri misiniz? Siz de ekranı kalkan olarak kullanan, ama gerçekte pasif biri misiniz? Eninim siz böyle biri değilsiniz. Dobra dobra konuşan, haklının yanında yer alan çok özel birisiniz. Zaten benim sözüm size değil, arkadaşınıza, komşunuza, meslektaşlarınıza. Siz çok özelsiniz.

İşte böyle, çok özel şahsiyetlerle dolup taşan toplumuzda yoğun bakımdaki yaşlı kadını korkutup, üzerine para saçan hastane personeli ülkemizde sadece istisnadır. Siz de biliyorsunuz bunu! Ne hikmetse tam da o hastanede ülkemizin istisnaları bir araya toplanmış. Loto oynasalar bari. Bu kadar “talih” bir araya kolay kolay gelmez. Bu utanmaz arlanmaz personel bozuntuları yaşlı kadına yaptıklarını cep telefonuna kaydetmiş. Bir de aralarında ahlaksızca konuşuyor ve bundan zerre kadar utanmıyorlar. Yaşlı kadına hem eziyet ediyor, hem de alay ediyorlar. “Al hadi ameliyata başlıyoruz. Makası getir? Nermin seni ameliyat ediyorlar" diyerek yaşlı kadını korkuttukları ve üzerlerine para saçtıkları görülüyor.

Başsavcılık “Adli İşlem” başlatmış. Sağlık Bakanımız hastaneye müfettiş gönderiyormuş. “Başsavcılığımız adli işlemleri başlattı. Suçlular kesinlikle cezasını çekecek.” demiş. Güzel, ama bu tür rezilliklerin önü cezalarla kesilemez. Daha birkaç gün önce İzmir’de kadeh tokuşturup Kuran-ı Kerim yakanlar yakalandı. Onlara da cezai işlem süreci başladı. Bu olması gerekenin asgarisi. Yarın tekrar sokağa salıverilecek olan bu sosyal medya cambazları, bir gün aynı şeyi, belki daha berbat şeyleri yapacaktır.

Sorunumuz yetiştirdiğimiz insanın kalitesindedir. Kalitesiz insan yetiştiriyoruz. Sonra bunların arasından birileri sivrilip önemli pozisyonlara geliyor, getiriliyor.  Son yıllarda “Liyakat” lafı sık sık kullanılıyor. Birbirine “Üstat” diyen, ama bakkalda çıraklık bile yapamayacak kalitesizler sivrisinek gibi çoğalıyor. Her yerdeler. Hangi birine cezai işlem uygulayacaksın? O kadar savcı, o kadar hâkim, o kadar avukat yok. Ahlaksızlığı pazarlayanlar var. Ahlaksızlıktan para ve itibar kazananlardan bahsediyorum. Ahlaksızlığı televizyon ekranlarında her gün halka sunup, sözde ahlaksızlıkla mücadele edenler! Toplumu ayakta tutan değerlerimizi kaybedersek, F-16 gibi ABD’den yenisini satın alamayız. O hastaneye aslında kilidi vuracaksın ki, cezai işlemin anlamı olsun. Diğer hastanelere, bakımevlerine, huzurevlerine, toplum geneline misal teşkil etsin. Para cezasıyla olmaz! 

Ayrıca eğitimli değil, kaliteli insan yetiştireceksin. Eğitim bunun sadece bir parçası. Ne eğitimli şahıslar gördük, bayağılık paçalarından akıyor. Camiyle de olmaz. Her camiye giden ahlaklı mı? Cehennemde yanmayan kefen satanlar veya nefesini üfleyenler! Kaliteli insan başka bir şey. O ancak insanın yetiştirilmesi ile ilişkili ve çok uzun sürer. Şimdi kaybolan ahlakımızı nasıl kazanırız? bunun hesabını yapmalıyız. O zavallı yaşlı kadın istisna değil. Kapalı kapılar ardında, gözlerden uzak köhne ve lüks evlerde, yaşlılara şiddet, ihmal ve suiistimal eylemlerinden haber var mı? Şunu iyice araştıralım diyen var mı? Acaba araştırmaktan mı korkuyoruz? Acaba ortaya çıkacak manzarayı tahmin ediyor, bundan mı korkuyor muyuz? Gerçekler kendini eninde sonunda gösterir. Böyle tuhaf bir alışkanlığı var gerçeklerin. Gerçeklerden kaçanları kovalar ve er geç enseler. Kadına, çocuğa ve yaşlıya sahip çıkmayan toplumlar çöküş sürecine girmiştir. Sadece bunu kamufle eden araçlar sayesinde bu çöküş görünmez hale getirilebilir. Ama hakikat er geç o maskeyi düşürmesini bilir.