Sabah dört ayaklı, öğle iki ayaklı, akşam üç ayaklı. Tüm canlılar arasında sadece onun ayak sayısı değişir. Fakat ayaklarının çoğunu hareket ettirdiğinde gücü ve hızı en düşüktür.
İnsanın yaşam döngüsünü ve göze çarpan değişimleri anlatan Sfenksin bulmacası, yaşlılıkta kendisini destekleyen üçüncü ayak olarak bastonu işaret etmektedir. Aynı zamanda bu, bütün insanlar için geçerli olan yaşlanma sürecindeki artan kırılganlığa da parmak basmaktadır.
Yaşlanma; yavaş ama durdurulması imkânsız olan bir süreçtir. Bu süreçte insan içten ve dıştan değişikliklere uğramaktadır. Randımanı azalmakta ve hastalıklara yatkınlığı artmaktadır.
İnsanların neden yaşlandığı detaylı olarak araştırılmamıştır. Ancak kesin olan bir şey var ki, o da yaşlanmanın bir hastalık değil, doğal, fizyolojik bir gerileme süreci olduğudur.
Bireylerin yaşlanma hızı, çeşitli bireysel koşullara bağlı olduğundan büyük ölçüde değişebilir. Örneğin kalıtsal fiziksel ve psikolojik yatkınlıklara, genel yaşam koşullarına ve tercih edilen yaşam tarzına, sosyal çevreye, hâkim çevresel ve iklim koşullarına, ama aynı zamanda organizmanın diğer altta yatan hastalıklardan ne ölçüde zarar gördüğüne de bağlıdır. Ayrıca, tüm organ sistemleri aynı oranda yaşlanmaz, dolayısıyla aynı yaş grubu içinde de, büyük dalgalanmalar olabilir ve “Takvim” yaşı mutlaka “Biyolojik” yaşı göstermez.
Yaşlılık, araştırmacılık açısından bir hastalık olarak görülmese de, hastalıklarla yakından ilişkilidir. Organ ve organ sistemlerinin fiziksel ve ruhsal uyum yeteneğindeki giderek artan dengesizlik ve ilerleyici düşüş, yaşlıları hastalıklara karşı duyarlı hale getirir veya var olan hastalıkları şiddetlendirir. Bu nedenle bu yaş grubunda çoklu hastalık (multimorbidite) görülme olasılığının yüksek olması tipiktir.
Multimorbidite terimi, bir hastada birden fazla hastalığın aynı anda bulunması veya var olması durumunu ifade eder. Yaşlı bireylerde birden fazla hastalığın bir arada görülebildiği durumlar çoktur ve bunlar hem somatik (fiziksel), hem de psikosomatik (zihinsel ve fiziksel) hastalıkları içerir. Bireysel hastalıklar nedensel olarak ilişkili olabilir veya birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir.
Insomnia (uykusuzluk): Yaşlıların çoğu uyku bozukluklarından mustariptir; bu durum uykuya dalmada veya uykuyu sürdürmede zorluk olarak kendini gösterebilir. Uyku bozukluklarının birçok olası nedeni vardır, örn. kalp damar hastalıkları, ağrı, kaşıntı, dejeneratif beyin süreçleri veya depresyon. Uyku bozukluklarının en iyi tedavisi, altta yatan nedenin ortadan kaldırılması olduğundan, tanı gereklidir.
Impaired eyes (görme engeli): Yaşlılıkta görme kaybı çok tehlikelidir, çünkü düşme riskini artırır ve bu da sıklıkla bakıma ihtiyaç duyulmasıyla sonuçlanır. En sık görülen göz hastalıkları katarakt, yaşa bağlı makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı), glokom ve diyabetik göz hastalıkları (retinopati)'dır.
Impaired ears (işitme engeli): Engellilik durumlarında her iki kulakta da işitme kaybı olur, özellikle tiz sesleri duymak daha zorlaşır. Dil anlama yeteneği de azalır (özellikle birden fazla kişiyle konuşurken). Kulak bozukluklarının nedenleri, yaşam boyunca kulağı etkileyen endojen ve ekzojen faktörlerdir, örneğin; gürültü, kötü beslenme, arteriyel hipertansiyon, diyabet veya sigara kullanımı.
İatrojenik hasar: “İatrojenik” (Yunanca) “Doktor tarafından neden olunan” anlamına gelir ve tıbbi tedavi önlemlerinin neden olduğu sağlık hasarını ifade eder. Ancak bu terim suçlamayı ima etmez ve kaçınılabilirlikle ilgili hiçbir şey söylemez. İatrojenik hasar riski, yaşla ve ilişkili çoklu morbidite ve çoklu ilaç kullanımıyla birlikte çok fazla arttığından, giderek daha fazla geriatrik “İ” olarak adlandırılmaktadır.
İzolasyon: Diğer insanlarla az temas, önemli psikolojik etkilere sahip olan sosyal izolasyona yol açar. Sosyal izolasyon her yaşta ortaya çıkabilir, ancak özellikle yaşlı, bekâr (dul) kişileri etkiler. Yalnızlık aynı zamanda çoklu hastalıkla da yakından ilişkilidir, çünkü hastalıklar nedeniyle, aktiviteler kısıtlanmak zorunda kalır veya çoğu zaman artık mümkün olmaz.
Impecunity (yoksulluk): Milyonlarca emekli ve/veya emekli olamamış yaşlı, yoksulluktan etkileniyor ve bu durum birçok yaşlı için, daha önceki kader darbelerinden de kaynaklanmıştır. Yaşlılıkta yoksulluk, çoğu zaman en temel ihtiyaçların karşılanmasından mahrum kalmak anlamına gelirken, sosyal izolasyon gibi psikolojik etkileri nedeniyle, yaşamı kısaltıcı bir etkiye de sahip olabiliyor. Geriatrik İ'ler, nedene bağlı olarak birçok yaşa bağlı hastalığın "Son evresinin" bir belirtisi olarak ve/veya her bireye özgü ve farklı derecelerdeki gerileme süreçleri nedeniyle ortaya çıkan, fonksiyonel kısıtlılıklar veya sağlık bozuklukları olarak görülebilir. Bunların görülme sıklığı yaşla birlikte artar ve çok az istisna dışında yaşlılıkta bir kuraldır.
Geriatrik İ'lerin bir diğer özelliği, ise çoğu zaman tedaviye yanıt vermemeleri (ya da artık yanıt verememeleri) veya tedaviye ihtiyaç duymamalarıdır. Burada amaç, geriatrik hastaları zarardan korumak veya önleyici tedbirler veya uygun bakım müdahaleleri yoluyla semptomları hafifletmektir. Bunlara örnek olarak, dengesizlik durumlarında, düşmeyi önlemek için alınabilecek önlemler veya idrar kaçırma durumlarında cilt hasarını önlemek için güvenli hijyen bakımı verilebilir.
Geriatrik bakım toplumsal bir görev olmakla birlikte, terapötik bakımın etkinleştirilmesi ve gerekirse yaşlı bireyin kendi kendine yardım edebilmesi için, duyarlı bir şekilde yönlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle uzman hemşirelerin ve aile bakıcılarının geriatrik İ'lerin karmaşık konusuna aşina olması gerekir.
Böyle düşünüyor Gerontoloji… Bizden söylemesi.