Genç ve yaşlı kuşaklar arasındaki fikir ayrılıkları, değişen yaşam biçimleri, bazılarında bu dinamikleri anlamamaktan kaynaklanan kaygılarla bağlantılıdır. Çocuklarımızın, geleceğimizin, toplumumuzun adeta sabun gibi elimizden kayıp gittiğini ve buna karşı hiçbir şey yapamadığımız duygusunu körükleyen toplumsal dinamikleri anlayabilirsek, bunlarla barışık olmayabiliriz, ama anlayıştan kaynaklanan bir rahatlama kaygılarımızı biraz olsun dağıtabilir. Çünkü ilkokuldan beri öğretmenlerimizden hep şunu duyduk: “Problemi anlamak çözümün yarısıdır.”
Sosyolog Ulrich Beck'in “Üçlü Bireyselleşme” dediği şey, modern toplumlarda bireylerin artan bağımsızlığını ve toplumsal yapılarla ilişkilerindeki değişimi açıklamaktadır. Bu kavram üç ana bileşenden oluşmaktadır: Kopuş (serbest kalma boyutu), geleneksel toplumsal normların ve değerlerin zayıflaması veya çözülmesidir. Birey; aile, din veya toplumsal sınıf gibi geleneksel bağlardan kurtulur ve kendi yaşam tarzını, kimliğini ve değerlerini seçme özgürlüğüne sahip olur. Geleneksel güvenliğin kaybı (büyünün bozulması boyutu), toplumsal yapıların ve kimliklerin sabit ve önceden belirlenmiş olmadığı, aksine değişken ve belirsiz olduğu bir durumu ifade etmektedir. Bu süreç, bireyin kendi kimliğini ve yaşam yolunu sürekli yeniden tanımlamasını gerektirir. Yeni tür sosyal entegrasyon (kontrol boyutu), bireyin, geleneksel sosyal bağlardan kurtulmuş olmasına rağmen, yeni ve esnek sosyal ağlar ve topluluklar aracılığıyla, yeniden topluma entegre olma sürecidir. Bu durum, bireyin kimliğini ve toplumsal konumunu sürekli olarak müzakere etmesini gerektirir.
Bütün bu dinamik süreçler bizim toplumumuzda da cereyan etmektedir ve birçok politik tartışmalara, bireyler arasında birçok çatışmaya sebebiyet vermektedir. Bunların bir listesini yapmaya kalkışsak, hiçbir zaman son noktayı koyamayız. Ülkemizin modernleşme ve toplumsal değişim süreçlerini anlamada, Beck'in üçlü bireyselleşme kavramı daha çok işimize yarar.
Geleneksel aile yapılarımız, değerlerimiz ve normlarımız üzerindeki etkisi son yıllarda gözle görülür biçimde değişmektedir. Özellikle kentleşme, eğitim seviyesinin artması, kadınların iş gücüne katılımının çoğalması gibi faktörler, geleneksel bağlardan kurtulan bireylerin de çoğalmasıyla sonuçlanmaktadır. Gençler, ailelerinden bağımsız olarak kendi yaşam tarzlarını seçme eğilimindedir. Bu da daha fazla bireysel özgürlük ve daha fazla kişisel gelişim fırsatı sağlıyor.
Toplumsal yapıların ve kimliklerin sabit olmadığı, sürekli değiştiği, siyasi, ekonomik ve kültürel değişimler, özellikle gençlerin kimliklerini ve toplumsal rollerini sürekli olarak yeniden tanımlamalarını gerekli kılıyor. Bu durum, bireyler arasında belirsizlik ve güvensizlik duygularını artırıyor, ama aynı zamanda kişisel gelişim ve değişim için fırsatlar sunuyor.
Geleneksel toplumsal bağlardan kopan gençler, yeni ve esnek sosyal ağlara ve topluluklara katılıyor, koptu zannedilen sosyal bağları, topluma yeniden entegre olarak yeni türleriyle şekilleniyor. Tüm risklerine rağmen sosyal medya, dijital platformlar, yeni topluluklar ve gruplar oluşmasına yeni olanaklar tanıyor. Göç ve kentleşme gibi sosyal olgular da, bireylerin yeni sosyal çevrelere uyum sağlamasını gerekli kılıyor. Bu süreç, genç kuşakların kendi kimliklerini ve toplumsal konumlarını sürekli gözden geçirmesine ve müzakere etmelerine yol açıyor.
Bu geçiş sürecindeki toplumumuz, geleneksel ve modern değerler arasında bir denge kurmaya çalışırken, bu üçlü bireyselleşme süreci, bütün bunların neden meydana geldiğini anlamamıza katkı sağlıyor. Bireyler, kendi kimliklerini ve yaşam tarzlarını belirleme özgürlüğüne kavuşurken, diğer taraftan yeni toplumsal bağlar ve kimlikler oluşarak, belirsizlik ve risklerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu dinamik, sosyal ve kültürel yapının evriminde belirleyici bir faktör olmaya devam edecektir. Sosyal dönüşüm yoluna devam edecektir. Buna kızmak, bundan kaygı duymak yerine, bunu anlamak gerekiyor. Ancak o zaman bu gidişatı kontrol altına alabilir, arzu edilmeyen aşırılığa kaçan yönlere doğru gelişmesi kontrol altına alınabilir.
Böyle düşünüyor Gerontoloji… Bizden söylemesi.