GERONTOLOJİK BAKIŞ

Yaşlının Bakış Açısından Toplum ve Sosyal Deneyim

Toplum, diğer insanlarla çevrelenme deneyimidir. Bu deneyim bizimle birlikte doğar, kendimiz ve doğa dâhil, deneyimlediğimiz her şeyle bağlantı kurar. Diğer insanlarla kişisel deneyimin iki ana türü vardır: Büyük Sürprizler ve Rutin Karşılaşmalar.

Bazılarını yüz yüze durumlarda bireyler olarak deneyimliyoruz, birçoğunu ise yalnızca kimliği belirsiz, anonim grupların temsilcileri olarak… Erken çocukluk döneminde yaşanan olaylar sürprizlerle doludur; ama başkalarını deneyimleme yeteneği yaşlandıkça azalır.

Genel olarak sosyal deneyimimiz çok sayıda rutin deneyimden oluşur. Başkalarıyla etkileşimimizin büyük bir kısmı rutin süreçlerden oluştuğu için, toplum kendisini bir yapı olarak ortaya koyar.

Yapı, insanların rutin durumlarda takip ettiği yinelenen davranış kalıplarının dokusudur. Yaşam boyu diğer insanlarla olan etkileşimimiz, çoğunlukla yüz yüze karşılaşmalarla gerçekleşir. İçinde yaşadığımız dünya, her şeyden önce, tekrar tekrar karşılaştığımız insanlarla anlam üzerine kuruludur (Berger ve Berger 1994, s.11-14).

Yaşamın uzun yıllarını geride bıraktığı noktada yaşlı bir insan, toplumun anlamını ve toplum deneyimlerinin doğasını farklı bir perspektiften değerlendirir ve hatırladığı gençlik yıllarındaki toplum, diğer insanlarla sürprizlerle dolu ilişkilerin bir arenası gibi görünür ona. Yaşı ilerledikçe toplumun rutinlerle yapılandırılmış durumunu daha net bir şekilde fark eder.

Bizden önce var olan ve bizden sonra da var olacak toplum, buna rağmen doğduğumuz andan itibaren bizimle birlikte var olur. Çünkü bizden önceki ve sonraki toplumla ilişkili deneyimlerimiz yoktur. Bu kişisel deneyimler, yaşamımız boyunca değişerek devam eder. Gençken, hayatın her köşesinde büyük sürprizler, yeni karşılaşmalar mevcuttur. Her yeni yüz, her yeni arkadaşlık, her yeni ilişki gençlikte bir keşif gibi algılanır. Ancak zamanla bu sürprizlerin azaldığına şahit oluruz. Sürprizlerin, heyecanın yerini günlük rutinlerin ve alışkanlıkların öngörülebilirliği alır.

Erken çocukluk döneminde yaşanan olaylar, çoktan geride kalmıştır ve yeni yüzler, yeni deneyimler, artık eski heyecanını kaybetmiştir. Yaşlılıkta dünyayı çok daha geniş bir açıdan görürüz. Başkalarını deneyimleme yeteneği aslında azalmaz, ancak farklılaşır. Artık hayatımızda sürprizlere pek yer kalmaz; bunun yerine rutin karşılaşmalar, tanıdık yüzler ve alışılmış toplumsal ritüeller geçer. Bu durum, yaşlı insanın toplumsal deneyimlerini daha öngörülebilir ve yapılandırılmış hale getirir.

Yaşlandıkça sosyal deneyimlerimizin büyük bir kısmı rutin süreçlerden oluştuğu için, toplum kendisini bir yapı olarak ortaya koyar. Bu yapı, yaşlı insanların rutin durumlarda takip ettiği yinelenen davranış kalıplarının güven aşılayan dokusudur. Artık içinde yaşadığı dünyada, tekrar tekrar karşılaştığı insanlar ve bu karşılaşmalara yüklediği anlam, gençlik yıllarındakinden daha önemli hale gelmiş, küçülen sosyal ağının dokusu, bu tanıdık yüzlerle ve rutin etkileşimlerle örülmüştür.

Gençken her biri birer macera, birer yenilik olan karşılaşmalar şimdi, çoğu tanıdık, güven verici ve alışılmıştır. İçinde yaşadığı dünya, her şeyden önce, tekrar tekrar karşılaştığı insanlarla çok daha anlamlı hale gelmiştir. Yaşlılıkta yaşamın karmaşıklığı yerini daha basit ama daha derin ilişkilere bırakır.

Toplum, yaşlılar için, öngörülebilirlik ve tanıdıklıkla dolu, güven verici bir yapı sunabilirse, yaşamın ilerleyen yıllarında, insanın ihtiyaç duyduğu huzuru ve istikrarı yakalamasına katkı sağlar.

Böyle yorumluyor Gerontoloji; bizden söylemesi…

 

Yayın Tarihi
22.07.2024
Bu makale 146 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!