GERONTOLOJİK BAKIŞ

Bilimsel Yazı Yazma Tekniği: Çile mi, Eğlence mi?

Yazı yazma, öğrencilerin ve üniversite öğretim görevlilerinin yaşamlarında önemli bir rol oynar. Öğrencilerin yazma performansı, öğretim alanına göre değişmekte olup, yaklaşık 12 sömestre boyunca 400 ila 800 sayfa arasında değişmektedir (vonWerder, 1993, s.13). 

Ben, 25 yıllık akademik hayatımda, bu yazı yazma performansına ulaşan, öğrenci ve öğretim görevlisi tanıma bahtiyarlığına erişemedim. Belki de Çek asıllı Brezilyalı filozof VilémFlusser haklıdır: “Yazının... geleceği yok gibi görünüyor. ...Mısır hiyeroglifleri veya Kızılderili düğümleri gibi yazılı kodlar terk ediliyor. Bu da yazının kalıcılığını sorgulanabilir kılıyor” (vonWerder, 1993, s.17). Flusser bugün hayatta olsaydı, görüşlerinin tasdik edildiğini düşünürdü. Günümüzde hızla yayılan yapay zekânın, sanki insan zekâsından daha fazla yazmaya meraklı olduğu intibaı oluşuyor. 

Akademik yazı, yazma sürecinin en üst seviyesidir. Ancak önüme gelen “Bilimsel raporlar”, bende tam tersi bir intiba oluşturmuştur. Lisans, yüksek lisans ve doktora tezlerinden birçoğu, akademik yazı dışında her şeyi andırıyor. Ortaokul düzeyindeki metinleri okumak, hatalarını bulup düzeltmek, sinirlerimi bozan bir çileye dönüşüyor. Ellerine bir diploma verip mezun ettiğimiz gençlerimiz arasında, akademik yazı yazma yeteneğine sahip olanlar çok azdır. Her biriyle karşılıklı konuştuğumda cümleleri gayet iyi, fikirleri ve gerekçeleri gayet mantıklı olmasına rağmen, bilimsel bir yazı yazmaya kalktıklarında, sanki onların yerine başka bir insan geçiyor. 

Yüzeysel basit cümleler, birbirinden kopuk düşüncelerin mantıksız dizilişi, kendi fikirlerinden çok okudukları makale ve kitap yazarlarının fikirlerini yazılarına aktarıyorlar. Hâlbuki bilimsel yazıya yönelik ilk girişimler, Antik Çağ'da ortaya çıkmış, daha sonra Rönesans'tan bu yana sürekli olarak tekrarlanmıştır. Bilimsel yazılı dilin kullanılabilmesi için, öğrencinin yüksek düzeyde soyutlama yeteneğine sahip olması gerekir; bu yetenek, okulda öğretilen günlük yazılı dilde çoğu zaman tam olarak yer almaz. Günlük yazılı dil canlıyken, bilimsel yazılı dil büyük ölçüde tamamen soyuttur. Bilimsel yazılı dil, dilin duyusal yönlerinden soyutlanır. Tonlamadan, gerçek ifadelerin ifade gücünden yoksun bir dildir. Düşüncenin, hayal gücünün dilidir. Bilimsel yazı dili, somut sözcükleri değil, sözcüklerin tasavvurunu kullanır. Konuşma ortamından soyutlanır. Genellikle bir muhatap yoktur, yani monolog bir dildir. Bilimsel yazı, boş bir kâğıt üzerinde, hayali bir muhatap ile yapılan bir sohbettir (vonWerder, 1993, s.18).

Ancak bilimsel yazı dilini kullanma becerisi, yalnızca okulda öğretilen günlük yazı dili kullanma becerisine ve üniversitede soyut söylem becerisine değil, aynı zamanda öğrencinin içsel dilini kullanma becerisine de dayanır. Bunokta, her bireyin hafızasının temelidir. İçsel dil, kişinin kendi kendine sessizce konuşmasıdır. İçsel dil, kişinin yaşamı boyunca varlığını sürdürür ve günlük yaşamda ve bilimsel söylemde iletişimsel dili kullanma becerisiyle tamamlanır. İçsel dil, tutarsız ve parçalı göründüğü ve özel kısaltmalar kullandığı için, başkalarının anlamasını zorlaştırır. İçsel konuşmada kelimeler önem kazanırken, söz dizimi ve fonetik dikkate alınmaz. Bu içsel konuşma, bilinçdışının bir türevidir. Bilimsel yazı dilini kullanma becerisi, öncelikle okulda yazılı okuryazarlık yoluyla öğretilen içsel dilin, dışsal dile dönüştürülmesine bağlıdır. Bu dönüşüm, soyutlama ve kavramsallaştırma becerileri henüz tam olarak gelişmemiş üniversite öğrencileri için özellikle zordur. İçsel dilden dışsal dile dönüşüm, kişinin kendi için kullandığı dilden başkaları için kullandığı dile geçişini gerektirir. Bilimsel yazı dilinin kullanımı açısından bu dönüşüm adımı, somut yazı durumu ve gündelik muhataplarla hâlâ bağlantılı olan, içsel dilden gündelik yazı diline geçişten bile daha büyüktür (vonWerder, 1993, s.19).

İçsel konuşma, problem çözme düşüncesinde önemli bir rol oynar. Eğitimli yetişkinler de içsel konuşma yoluyla kendi eylemlerini netleştirme ve kontrol etmede entelektüel işleve sahip monologlar yaparlar. Bu tür problem çözme monologları, üniversite öğrencilerinin bilimle etkileşiminin merkezi ve akademik yazı yazma becerilerini geliştirmelerinin temeli olarak da görülebilir. Bilimsel yazı yazma, günlük yazma becerilerinden daha gelişmiş bir şekilde, doğal günlük dilden bilinçli, bilimsel olarak kontrol edilen, kasıtlı eyleme geçme yeteneğine sahiptir.

Akademik yazı yazma becerilerinin Türkiye'deki üniversite ve yüksekokullarda edinilmesi, bugüne kadar büyük ölçüde doğal bir süreç olarak kabul edilmektedir. Günümüz üniversitelerinde bilimsel konuşmadan bilimsel yazmaya, bilimsel yazmadan bilimsel konuşmaya geçiş otomatik bir süreç olarak görülmektedir. Bugünkü üniversitelerimiz, öğrencileri performans baskısı ve standart öğretim süreleri gibi yöntemlerle, dışsal olarak yazı yazmaya motive etmeye çalışmaktadır; içsel motivasyon henüz gerçekleşmemiştir. ABD'de yükseköğretimi onlarca yıldır canlandıran akademik yazı yazmanın, akademik öğrenme ve araştırma için önemi, Türkiye'deki üniversitelerde ne yazık ki bilinmiyor veya dikkate alınmıyor (vonWerder, 1993, s.20).

Bunu değiştirmeyi önerenlere de kulak kabartılmıyor. Kanımca, eğer öğrencilere haftada birkaç saatlik, gönüllü olarak katılabilecekleri bilimsel yazı yazma kursları verilseydi, bu kurslara iştirak edenlerin sayısı çok kabarık olacaktır. ‘İTGE Vakıf Gerontoloji Yaz Okulu 25’ kapsamında, bu dersi vermeye gönüllü ve tecrübeli bir hocamızı bulduk ve sonuçlar şimdilik mükemmel görünüyor. Ancak böyle bir kurs programı, elbette bilimsel yazı yazma becerisi gelişmiş öğretim görevlilerini şart kılar, ama yukarıda belirttiğim gibi, bu beceriyi kazandırmadan,ülkemizin birçok Üniversitesinden öğrencilerimizi mezun ediyoruz ve bunların bir kısmı şimdi öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Özetle: Çile devam ediyor!

Böyle düşünüyor Gerontoloji, bizden söylemesi…

Yayın Tarihi
01.08.2025
Bu makale 175 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!