Türkiye’de yaşlı nüfus hızla artıyor. 2018 yılında 65 yaş ve üzeri nüfus 7 milyon 186 bin 204 iken, 2023 yılında bu sayı %21,4 artarak 8 milyon 722 bin 806’ya yükseldi. Aynı dönemde yaşlı nüfusun toplam nüfustaki oranı %8,8’den %10,2’ye çıktı. Ancak demografik projeksiyonlar daha da çarpıcı: 2050 yılına geldiğimizde, yaşlı nüfus oranının %23,1’e; 2075’te %31,7’ye ve 2100’de %33,6’ya ulaşması bekleniyor. Bu veriler, Türkiye’nin yaşlı nüfusunun hızla arttığını ve bu artışın büyük bir yaşlı bakım krizini tetiklediğini gösteriyor.
Ancak Türkiye'deki bakım sektörü, bu artan ihtiyaca cevap vermekte zorlanıyor. Yaşlı nüfusun ihtiyaçlarına yönelik hizmet veren bakımevi sayısı artsa da, bu kurumlar hâlâ yetersiz kalıyor. Özellikle büyük şehirlerde yoğunlaşan bu hizmetler, kırsal bölgelerde yaşayan bakıma muhtaç yaşlılara ulaşmıyor. Ayrıca bakımevi fiyatlarının yüksekliği, bu hizmetlerden faydalanmayı birçok yaşlı ve ailesi için neredeyse imkânsız hale getiriyor.
Bakımevi Yetersizliği ve Fiyat Sorunları
Bakımevi hizmetlerinin yetersizliği, hem nitelik, hem de nicelik açısından ciddi bir sorun oluşturuyor. Büyük şehirlerde bile mevcut bakımevlerinin kapasitesi, artan yaşlı nüfusa yetmiyor. Türkiye genelinde bakımevi sayısı artsa da, kırsal bölgelerde bu hizmetlerin yok denecek kadar az olması, şehirdeki yaşlılardan çok daha zor şartlarda yaşayan kırsal kesimdeki yaşlıları, büyük bir mağduriyetle karşı karşıya bırakıyor.
Bakımevi ücretleri başka bir büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Ortalama bir ailenin, yaşlısının bakımevi hizmeti masraflarını karşılayabilmesi oldukça zor. Asgari ücretle geçinen ya da sabit gelirli aileler, bu yüksek fiyatlar nedeniyle bakımevi hizmetlerine ulaşamıyor. Bu durum, ailelere büyük bir maddi ve psikolojik yük getiriyor.
Bakım Aylığı Yetersiz Kalıyor
Bakım ihtiyacı olan yaşlılar için devletin sunduğu “Bakım Aylığı” da, ne yazık ki sorunu çözmekten uzak. Belirli kriterlere bağlı olan bu aylık, bakıma muhtaç olan her yaşlının ihtiyacını karşılamadığı gibi, miktarı da çoğu zaman bu kişilerin bakım maliyetlerini karşılamada yetersiz kalıyor. Ayrıca bu aylığı alma hakkına sahip olamayan yaşlılar ve aileleri, maddi yük altında eziliyor. Sonuç olarak, yaşlı bakımının maliyetinin büyük bir kısmı hâlâ aileler tarafından karşılanıyor.
Sosyal Bakım Sigortası: Kaçınılmaz Bir Gereklilik
Türkiye, hızla yaşlanan nüfusu ve artan bakım ihtiyacı nedeniyle yeni bir sosyal politika reformuna ihtiyaç duyuyor: Sosyal bakım sigortası! Bu öneri, Almanya’daki başarılı örneğe bakarak, 2006’da gündeme getirdiğim bir öneriydi. Bugün, bu önerinin bakım krizini çözmede en etkili yöntem olduğunu bir kez daha vurguluyorum. Almanya’daki sosyal bakım sigortası modeli, mükemmel değilse de, bakıma muhtaç herkesin bakım ihtiyacını karşılayan kapsamlı bir sigorta sistemidir. Almanya’da 1995 yılında yürürlüğe giren bu sistem, yaşlı ve bakıma muhtaç bireylerin mali yükünün önemli bir kısmını ailelerin omuzlarından alarak, devletin ve sigorta sisteminin desteğiyle bu ihtiyaçları karşılamaktadır. Benzer bir model, Türkiye için de zorunlu hale gelmiştir.
Sosyal Bakım Sigortası Nasıl İşler?
Bu sigorta, bireylerin çalıştıkları dönemde yaptıkları prim ödemeleri ile bir fon oluşturur. Bakıma ihtiyaç duyduklarında ise bu fondan faydalanırlar. Sistem, hem evde bakım hizmetlerini, hem de kurumsal bakım hizmetlerini kapsar. Böylece yaşlılar evlerinde bakılmayı tercih edebileceği gibi, bir bakım kurumunda da hizmet alabilir. Bu sigorta, yaşlılık döneminde onurlu ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesini güvence altına alır.
Türkiye İçin Sosyal Bakım Sigortası Zamanı
Türkiye’nin “Sosyal Bakım Sigortası” sistemine geçmesi, yaşlı bakımının sürdürülebilirliği için hayati öneme sahip. Sosyal bakım sigortası, hem devletin hem de bireylerin bakım yükünü hafifletecek, bakıma muhtaç yaşlıların daha iyi hizmet almasını sağlayacak ve ailelerin maddi yükünü hafifletecektir. Mevcut bakım aylığı sisteminin yetersiz kaldığı ortadayken, kapsamlı bir sosyal bakım sigortası sistemi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Türkiye, yaşlanan nüfusunu göz önünde bulundurarak, sosyal bakım sigortası sistemini hayata geçirmelidir. Bu sistem, hem yaşlıların, hem de ailelerinin yaşam kalitesini artıracak, Türkiye’yi gelecekte yaşanacak daha büyük bir bakım krizinden koruyacaktır.
Böyle düşünüyor Gerontoloji. Bizden söylemesi…