GERONTOLOJİK BAKIŞ

Yaşlı İnsan ve Çevre

Genellikle insanlar sınırlı bir bölgede kalıcı olarak yaşamaktadır ve o bölgenin sunduğu “Yaşam fırsatları” için aralarında rekabet ortaya çıkmaktadır. Fırsat paylaşımındaki bu rekabet, toplumun birlik ve beraberliğini tehdit edebilir. Bu nedenle, fırsat paylaşımının adil olmasına titizlikle dikkat edilmelidir. 

Geçtiğimiz yüzyılın başında, gençlerle yaşlılar arasındaki fırsat paylaşımı konusunda rekabet artmış ve yaşlılar güçsüz, cılız, beceriksiz, geri kafalı, muhafazakâr gibi etiketlerle alay konusu olmuştur. Örneğin Almanya’da 1913 yılında, gençlik hareketinin radikal kanadı olarak tanınan bir öğrenci dergisi "Der Anfang" (Başlangıç), ilk sayısında şöyle diyordu: ”Gençlik hareketi aileye doğru ilerliyor. Bu artık asi çocuklar ve zalim ebeveynler meselesi değildir, aksine burada genç ve yaşlı kuşaklar olarak net bir ayrım söz konusudur: Böylece aile içinde kanlı şekilde süregelen mücadele, artık açık alana taşındı ve sonunda bir kültür savaşına dönüştü.” (Der Anfang, 1913, 1, s.232: akt. Borscheid, 1992, s.47). 

Günümüzde ise, kuşaklararası dayanışma talepleri artmıştır. Politika, basın, bilim ve günlük yaşamda sosyal sorumluk kavramı sık sık dile getiriliyor. Hatta ülkemizde son yıllarda “Sosyal sorumluluk projeleri” adı altında projelere rastlıyoruz. Bunlardan biri de birçok üniversitemizde kampüsü bulunan 60+Tazelenme Üniversitesidir (Tufan, 2022). 

Bugün insanlardan sosyal sorumluk ile hareket etmeleri beklenmektedir. Hans Werner Bierhoff’a göre sosyal sorumluluk normu, bir kişi bir diğerinin yardımına bağımlıysa, o kişiye yardım etmesi gerektiğini belirtmektedir. Bağımlılık büyüdükçe, normatif yardım yükümlülüğü artmalıdır (Bierhoff, 1999, s.572). 

Psikolojik, psikososyal ve psikoterapötik müdahaleler, hedefleri, çerçeveleri, stratejileri ve yöntemleri farklı olsa da, temel nitelikli bazı tipler ayırt edilebilir: Yaşlanan kişilerde bilişsel işlevlerin, psikolojik iyilik halinin ve gerçekliğe uyum yeteneğinin korunması ve iyileştirilmesini amaçlayan araçsal yaklaşımlar;özerklik, yetkinlik ve yansıtma hedefli danışan merkezli yaklaşımlar; destekleyici sosyal ağlara aktif entegrasyonu teşvik eden yaklaşımlar (Weinert, 1992, s.200). 

Tüm bu yaklaşımların ortak kavramı yetkinliktir. Yetkinlik (psikolojik anlamıyla), bireyin, çevresiyle etkili etkileşim yeteneğidir. Eylemlerin yetkinlikle gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkan etkililik duygusu, bireyde memnuniyet yaratır ve becerilerini daha da geliştirmeye motive eder (White, 1959).

İçsel yükümlülük duygusu,paylaşılan ve sürdürülebilirlik sorumluluklarına yönelik, içsel yükümlülük duygusu veyakişisel bağlılıktır.Sorumluluk,birinin kendi davranışlarını ve yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, mesuliyet alabilmesi ve gerekirse yaptığıylailgili hesap verebilmesidir. 

Bu durum, sorumluluk yetkinliği ile bağlantılıdır. Kişisel sorumluluk yetkinliği,bir insanın kendi yaşamını ve günlük yaşamını “İyi yaşam” ölçütlerine göre düzenlemesi ve bunları diğer insanlar önünde savunma yeteneği ve isteğidir (Kruse, 2017, s. 2). Kişisel sorumluluk, bireyin kendi geleceğini planlaması, hayatın iniş çıkışlarıyla başa çıkması, hastalık, yardıma veya bakıma ihtiyaç duyma gibi durumlarda alınacak tedbirli davranışlarda belirginleşmektedir.

Paylaşılan sorumluluk yetkinliği, empati ile ilişkilidir.Kişinin kendisini diğerlerinin yerine koyabilme, diğerlerine destekleyici ve cesaretlendirici şekilde davranabilme ve onların yaşam durumlarıyla özdeşleşebilme yeteneği ve isteğidir (Kruse, 2017, s. 2). 

Sürdürülebilir sorumluluk yetkinliği, bireyin karar ve eylemlerini gelecek kuşakların hakları doğrultusunda yönlendirme yeteneği ve isteğidir (Kruse, 2017, s. 2). Bu, kişinin kendi eylemleriyle, sonraki kuşakların gelişimini destekleme ve teşvik etme ihtiyacıdır.

Yaşlıların, kendilerinden talep edilen veya tavsiye edilen yetkinlikleri yerine getirme veya geliştirmeleri, fiziksel ve sosyal çevrelerin özelliklerine de bağlıdır. Yaşlı bireyin toplumsal yaşama entegrasyonu yeterli değilse, kendisine önerilen veya ondan talep edilen “Sorumluluk” beklentilerine cevap vermesimümkün olmaz.  

Son yıllarda “Yaşlı dostu kent”, “Yaşlı dostu semt” ve “Yaşlı dostu çevre” gibi kavramlar ile yeni hedefler veya talepler dile getirilmektedir. Ama şimdiye kadar “Yaşlı dostu” başlığı altında dile getirilen önerilerin ve taleplerin ne anlama geldiği bilinmemektedir. Daha ziyade bunları dile getirenlerin kafalarında kurguladığı, hayal ettiği, iyi bulduğu “Yaşlı dostu sosyal ve fiziksel” çevrelerden söz edilmektedir. 

Ekolojik Gerontoloji, yaşlıların mekânsal ve sosyal çevreleriyle ilişkili davranışlarını ve deneyimlerini teorik ve pratik açılardan ele alan bir alandır (Saup, 1993, s.20). İnsanın günlük yaşamı,bir vakumda değil, aksine mekânsal ve sosyal çevreler kapsamında gerçekleşir.  Herkesin toplumla ilgili tecrübeleri vardır. Toplum deneyimi, daima günlük yaşamda diğer kişilerle yaşanılan ve paylaşılan deneyimlerdir (Berger ve Berger, 1994, s.15). 

Fiziksel çevre kavramı, prensipte insanın dışındaki bütün somut nesneleri kapsar. Yaşlılıkta en önemli fiziksel çevrelerden biri yaşlıların evidir; uyku mekânıdır,bedensel ve ruhsal yenilenmeyi, hayati nitelikli bedensel işlevlerin yerine getirilmesini sağlar (Saup, 1993, s.9). Yaşlılarınçoğu kendine ait evde yaşamaktadır. Diğer ülkelerde de benzer bir durum vardır. Örneğin Almanya’da yaşlıların %95’i özel hanelerde ikamet etmektedir (Oswald, 2000, s. 209). 

Bireyin çevresiyle etkileşimi yetenek ve beceriyle,yetkinlik ise, dış etkenlerden nispeten bağımsız olarak tanımlanmaktadır.Bunlar, bireyin ihtiyaç yapılarını çevresel özellikler aracılığıyla kavramsallaştırmaktadır (Saup, 1993, 32). Gerontolojide sosyopolitik bir teori olarak kullanılan “Yaşam Durumu Teorisi”de, çevre ve birey ilişkisine atıf yapar, özellikle “Objektif koşullar ile sübjektif yaşantılar” arasındaki ilişkilerden söz eder. Bu teorinin güncel yorumlarından birinde, bireysel yetkinlikler ile fiziksel-sosyal çevreler arasındaki bağlantılara özellikle vurgu yapılmaktadır (Schulz-Nieswandt, 2006). 

Ülkemizin nüfusunda durdurulması ne mümkün, ne de gerekli olan yaşlıların çoğalması, birey ve çevre arasındaki ilişkileri, yaşlılık açısından da masaya yatırmak gerekiyor. Şimdiye kadar evlerimizi, şehirlerimizi, sokak ve caddelerimizi, eğlence ve dinlenme merkezlerimizi, sadece gençlerin ihtiyaçlarına göre düzenledik. Bundan sonra sadece gençlere değil, aynı zaman da yaşlılara da uygun çevreler yaratmamız gerekiyor. 

Böyle düşünüyor Gerontoloji… bizden söylemesi.

Yayın Tarihi
23.07.2025
Bu makale 110 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!