Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 13 Mart 2024 tarihinde
yayınladığı “İstatistiklerle Yaşlılar” (1)başlığı altındaki veriler, 2000 yılından beri vurguladığımız sorunu bir kere daha gözler önüne serdi: Nüfusumuz hızla yaşlanmaktadır: Yaşı 65 ve üzeri nüfus sayısı 2019 yılında 7,6 milyon iken, 2024 yılında 9,1 milyona
yükseldi. Yaşlı nüfusun oranı 2019 yılında %9,1 iken, 2024
yılında %10,6 oldu. Son beş yılda yaşlı nüfusun oranı %20,7 arttı. Bu nüfusun %44,6’sı erkek, %55,4’ü kadındır. Yaşlıların %63,4’ü 65-74 yaşları arasındadır.
Nüfus projeksiyonları çok daha vahim bir tablo ortaya koyuyor. En iyimser senaryo bile, 2040 yılında yaşlı nüfus oranını %17,5 olarak tahmin ediyor. Kötümser senaryo tablosu dikkate alınırsa, 2040 yılında yaşlı oranı %18,8 olarak tahmin ediliyor. Bugün
dünyaya gelen çocuklar 75 yaşına geldiğinde, nüfusumuzdaki yaşlı oranı, iyimser senaryoya göre %28,8, kötümser senaryoya göre %42,8 olacaktır.
Çeyrek asırdır adeta dilimizde tüy bitercesine belirtmekle
kalmadığımız, aynı zamanda acil önlemlerin alınmasını tavsiye ettiğimiz, toplumsal yaşlanma konusunda tek değişen şey, artık sadece biz değil, medyanın da bu konuya sıklıkla değinmekte
olduğudur. Buna karşın sosyal politikalarımızda dikkate değer bir değişiklik olmamıştır. Prensipte daha önceki yazılarımdan birini buraya koysaydım, güncelliğinden hiçbir şey yitirmemiş olacaktı.
Bizim artık şapkamızı önümüze koyup, geçmiş yıllarda (Her ne sebepten dolayı olursa olsun) ihmal ettiğimiz yaşlılık sorununun çözümüne ciddi şekilde el atmamız gerekiyor. Bu sadece
politikanın yapması gereken bir şey değildir, aynı zamanda bilim camiası da yaşlı topluma hazırlanmalı, çözümler üretilmelidir.
Ben, Gerontolojinin bakış açısından şu önerileri bir kere daha tekrar etmenin faydalı olacağına inanıyorum:
Aslında bugünden itibaren bir bakım sigortasınaihtiyacımız
vardır. Bakım sigortası, bakıma muhtaçlık problemini çözme
konusunda şu anda en iyi seçenektir. Çalışanlar, emekliler ve
işverenler tarafından ödenen primlerle finanse edilecektir. Çoğu yaşlı olan bakıma muhtaç insanlara kim bakacak? Bu sorun,
sosyal devletin çözmesi gereken ilk sorundur.
Profesyonel bakım sektörü için koşullar şu anda uygun değildir. Bu nedenle ülke çapında böyle bir sektör gelişememiştir. Bakım sigortasının devreye girmesiyle birlikte, profesyonel bakım
sektörünün gelişmesi de ivme kazanacaktır.
Emeklilerin aylıklarını nasıl karşılayacağız? Paranın gökten
yağmaması durumu devam edecek olursa, sosyal güvenlik
sisteminin “Yeni Kana” ihtiyacı vardır; yani tarihimizde hiçbir
dönemde bu kadar düşmeyen doğurganlık oranını, yükseltecek önlemlere ihtiyaç vardır. Bu yalnızca ailenin “Manevi” değerini vurgulamakla olamayacağına göre, ailenin “Maddi” açıdan da desteklenmesi gerekmektedir. Özellikle yeni evlenecek olan
çiftler ve evli genç çiftleri, çocuk yapmaya özendirecek sosyal
politikalara ihtiyacımız vardır.
Bundan sonra hiçbir hükümetin erken emeklilik veya emeklilikten yaşa takılanlar gibi, uyduruk sorunlara çözüm arama lüksü
yoktur. Emekliliği özleyen değil, çalışmaya özenen bir toplumu inşa etmek zorundayız. Politikacılar, koltuk kavgasına ayırdıkları zamanın yarısı kadarını, yaşlanan toplum için ayırmış olsalardı, bugün bambaşka sorunlara çözüm arıyor olacaktık.
Türk toplumu her sorunun üstesinden gelebilir; bu doğru tespit olabilir. Fakat toplumsal yaşlanma sorunu, bireysel eylemlerle çözülebilecek bir sorun değildir. Bu bir sistemik sorundur ve
bugünkü sosyal güvenlik sistemi, emeklilik sistemi ve aile sistemi, ama aynı zamanda ekonomik sistem, meslek eğitimi ve genel olarak eğitim sistemi beklendiği gibi yürümüyor. Bizim yaşlı
toplumla başa çıkabilmemiz için, toplumu ayakta tutan, bu
“Sistemleri” işler hale getirmekten başka çaremiz yoktur.
Bu konu, bir “Parti Politikası” olarak değil, bir “Devlet Politikası” olarak kabul edilmeli, iktidarda kim olursa olsun, bu sorunu devlet politikası olarak el almakla mükellef tutulmalıdır.
Böyle düşünüyor Gerontoloji. Bizden söylemesi...