GERONTOLOJİK BAKIŞ

Başarılı Yaşlanmayanların Başarılı Yaşlanma Terimi Üzerine

İnsanlar her zaman hakikati aradığını iddia etti, ama aslında hakikatten kaçıyorlar. Hayatlarından sürekli daha az memnuniyet duymalarının sebebi de budur: Endüstrileşme ve modernleşme sürecinde elde ettiği daha konforlu hayat, daha sağlıklı yaşam, daha başarılı yaşlanma vs. günümüz insanının, hayatından duyduğu memnuniyetsizliği, arkasına gizlediği sembollerdir. 

İnsanlar günlük hayatlarında diğerleriyle girdikleri etkileşimde, bir “Anlayış” sorunuyla karşı karşıyadır. Bu sorun, diğer kişide kendi öznel niteliğimizi fark edip etmediğimize veya karşımızdakinin bizim için yalnızca, “Faydalı” bir araç veya yalnızca “Yabancı” bir “Nesne” haline gelip gelmediğini belirlemez mi?

Özne ile nesne arasındaki bu ayrımın farkındalığı, herkes için ve her zaman, insanlığı arayışımızın başlangıç ​​noktası olmuştur. İnsanın, kendi sınırlılığının farkına vardıkça, özne olarak kendisi ile çevresindeki nesneler arasındaki ayrılığa ilişkin huzursuzluğu artar. Başlangıçta safça varsayılan, ama daha sonra deneyimle yitirilen özne-nesne birliğini daha üst bir düzeyde yeniden kazanmaya çalışır. Bu birliğe “Hakikat” diyoruz: Öznel algı ile nesnel varlık arasındaki uyum! (Simmel, 1911).

Hakikat, gerçeklik ile karıştırılmaması gereken bir terimdir. Gerçeklik, sadece bir şeyin algılandığı gibi olmasıdır. “Takım elbiseli bir adam” bir gerçekliktir, ama “Takım elbiseli adam” olarak bu algının ilettiği mesaj bir hakikat değildir. “O adam”, takım elbisesine indirgenerek değerlendirildiğinde, onun gerçek kimliği, kişiliği, karakteri, bilgisi, tecrübesi, insaniyeti, vicdanı, ahlakı vs. takım elbisesinden anlaşılamaz. Buna rağmen “Takım elbise” nesnesine yüklediğimiz anlamsız anlamlar, bizi, hayatımızdan yanlış beklentilere sürüklemektedir.

Bir zamanların ünlü şarkısı “Onun arabası var” ile  “Takım elbiseli adam” arasındaki paralellik, bizim hayatı nasıl anladığımızla doğrudan ilişkilidir. Nesnelere odakladığımız hayatımızda “Başarılı yaşlanacağımızı” umut edebiliriz, ama bu yanlış bir yaşam sürecinde ilerlememize yol açacaktır. Başarılı yaşlanmayı “Sağlıklı yaşlanma” olarak görenler de aynı hataya düşüyorlar. Sağlığı, başarılı yaşlanmanın temeli olarak görenler, her hasta yaşlıda “Başarısızlığı” da ister istemez algılamak zorunda kalıyorlar.

Başarılı yaşlanmayı sağlıklı yaşlanmaya indirgeyenler, sadece sağlıklı yaşlılar için çalışıyor, sadece sağlıklı yaşlılara imkân yaratıyor, sadece sağlıklı yaşlıları önemseyen tutumlarının “Çelişki çukurunda” debelenip duran zavallılar haline geliyorlar. Aynı durum engelliler için de geçerlidir. “Uçamayanlar” için en modern havaalanlarını inşa ediyor, en modern uçakları hizmetlerine tahsis ediyoruz, ama “Yürüyemeyenlere” basit bir engebesiz kaldırımı bile inşa etmeyi hayal edemiyoruz.

İşte “Gerçeklik” ile “Hakikat” arasındaki temel fark budur. Gerçekliği önemseyenler, yüzeyselliği benimseyenlerdir. Hakikati önemseyenler, derinliği araştırmak isteyenlerdir. Yüzeysellikte derinleşmeyi arayanlar, hayatlarında hiçbir zaman “Başarılı” olamayacaktır. Onlar hayatın sığ sularında, yüzmeye çalışanlardır. Hakikatin derin sularına dalmadan, başarılı yaşlanmak mümkün değildir. Ama bu cesaret gerektirir.

Yaşlılığın aynı zamanda hastalık, bakıma muhtaçlık, bağımlılık anlamına gelebildiğini “Söylemek” ile “Anlamak” aynı şey değildir. Bugün birçoğumuz yaşlılıkta bakıma muhtaçlık sorununa kafa yoruyor, ama bunu yaparken, “Başarısız yaşlanma” kavramından hareket ediyor. Elbette bunu reddedeceklerdir. Fakat ne kadar reddetseler de, onların “Başarılı yaşlanma” dediği şeyden ne anladıklarına baktığımızda, gizlemeye çalıştıkları şey kabak gibi ortaya çıkıyor. Çelişkiler çelişkileri takip ediyor ve kendileri de “Başarısızlara” yol açıyorlar. Ne zaman ki kendileri başarılı yaşlanmadıklarını fark edecek, ancak o zaman insanları nasıl da yanlış yönlendirdiklerini anlayacak ve pişman olacaklardır.

Bizim acilen “Başarılı Yaşlanma” kavramına bir çekidüzen vermemiz lazım. “Başarı” kelimesinin “Başarısızlık” ile bağlantılarını görmemiz ve yaşlanma sürecinin ne bir “Başarı”, ne de bir “Başarısızlık” olarak tanımlanamayacağını kavramamız gerekiyor. “Başarı” kelimesi, modern endüstri toplumlarının dikte ettiği “Performans” ile bağlantılıdır ve bu performans için “Sağlıklı insanlar” gereklidir. Çünkü sağlığını yitirenler sadece “Masraf” yaratır. Bu perspektif, bugün ülkemizdeki Gerontolojiye de sirayet etmiştir ve Gerontoloji giderek bir “Sağlık elemanı yetiştiren” bir sektör haline dönüşmüştür.

Böyle düşünüyor Gerontoloji, bizden söylemesi...

Yayın Tarihi
04.12.2025
Bu makale 43 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!