Bu ilginç ve derin bir soru! Önce, "insani" ve "hayvani" terimlerinin ne anlama geldiğini netleştirelim. "İnsani" terimi genellikle insana özgü nitelikleri ifade etmek için kullanılır: empati, merhamet, adalet gibi değerler. Öte yandan, "hayvani" terimi, hayvanların içgüdüsel, vahşi veya barbarca davranışlarına işaret eder.
Bir bakıma, bu terimler insan ve hayvan arasında net bir ayrım yapmaya çalışırken, gerçeklik daha karmaşıktır. Çünkü insanlar da hayvanlarla aynı biyolojik kökene sahiptir ve bazı hayvan türleri oldukça karmaşık sosyal yapılar ve davranışlar sergileyebilirler.
İnsanlar, karmaşık toplumlar oluşturmuş, sanat ve bilim gibi yüksek düzeyde kültürel ve entelektüel başarılar elde etmişlerdir. Bununla birlikte, insanlar da çatışma, şiddet ve egemenlik gibi "hayvani" davranışlar sergileyebilirler. Bu husus, insan doğasının karmaşıklığına işaret eder: hem "insani", hem de "hayvani" özellikler barındırırız.
Diğer yandan, hayvanlar arasında da sosyal yapılar, yardımlaşma, koruma ve eşler arasında bağlılık gibi "insani" niteliklere benzer davranışlar gözlemlenir. Örneğin, şempanzelerde empati gözlemlenmiştir ve filler, sakat veya hasta üyelerine bakım sağlayarak sosyal bağlarını güçlendirirler.
Bu noktada, "insani" ve "hayvani" terimlerinin kesin sınırlarının belirsizleştiği açıktır. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki bu benzerlikler ve farklar, insan doğasının karmaşıklığını ve hayvanların da insanlar gibi karmaşık sosyal ve duygusal varlıklar olduğunu gösterir.
Bu bağlamda, hangisinin daha "insani" veya daha "hayvani" olduğunu belirlemek yerine, her iki türün de karmaşık davranışlar sergileyebildiğini ve bu davranışların biyolojik, çevresel ve kültürel faktörlerden etkilendiğini kabul etmek önemlidir. Ayrıca insanlar olarak, "insani" niteliklerimizi daha da geliştirmek ve "hayvani" eğilimlerimizi kontrol altında tutmak için çaba göstermeliyiz. Bu durum, daha adil, sevgi dolu ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmemize yardımcı olabilir.
İnsan olmak için bugün ne yaptın?
Sabah, yakın çevrendeki insanlara bir tebessüm ve dostça bir selamla gününü başlattın mı? Küçük bir jest gibi görünebilir, ancak karşılıklı bir gülümseme ile başlayan gün, olumlu bir etki bırakabilir.
Çevrendeki alanı temizledin mi? Çevre temizliği hem doğaya olan saygımızı göstermek, hem de çevremizdeki insanlara ve diğer canlılara daha iyi bir yaşam ortamı sağlamak için önemlidir.
Gün boyunca, iş arkadaşlarına ve diğer insanlara yardım etmek için elinden geleni yaptın mı? Bazen bir iş arkadaşının ihtiyacı olan bir konuda destek olmak, bir öğüt vermek veya sadece bir dinleyici olmak bile büyük fark yaratabilir.
Öğle arasında, yakınında bir sivil toplum kuruluşu için birkaç dakika ayırdın mı? Vereceğin katkı ne olursa olsun, ihtiyacı olanlara yardım etmek ve topluma katkıda bulunmak önemlidir.
Akşam, ailenle birlikte zaman geçirmek için vakit ayırdın mı? Ailemizle bağlantı kurmak ve onlarla zaman geçirmek, sevgi, destek ve dayanışma duygularını güçlendirir.
Günü değerlendirerek, kendine birkaç iyilik yaptın mı? Yaptığın iyi eylemlerin, insanlar arasında bir zincir reaksiyonu başlatarak, daha büyük bir olumlu etki yaratabileceğini düşündün mü?
İyi bir insan olmak, hepimizin uğraşı olmalıdır. Bu uğraş, küçük günlük eylemlerle başlar ve yaşam tarzımızın bir parçası haline gelir. Her gün küçük bir iyilik yapmak, hem çevremizdeki insanlara, hem de kendimize daha iyi bir dünya yaratmada büyük bir rol oynar. Bu nedenle, her gün yapabileceğimiz küçük iyilikleri göz ardı etmemeli ve iyi bir insan olmak için fırsatları değerlendirmeliyiz. Bunu yapabilmek, yaşadığımız dünya zorluklarla dolu olsa da, yine de tekrar ve tekrar denemek yararlıdır. Böyle buyuruyor Gerontoloji, bizden söylemesi…