İnsanı hayvandan ayıran en önemli özelliklerinden bahsedildiğinde, genellikle iki ayağı üzerinde yürümesi, konuşma yeteneği, düşünme yeteneği, alet kullanması gibi çeşitli özellikleri akla gelir. Bunlar arasında François de La Rochefoucauld’un vurguladığı bir özelliğe genellikle rastlamayız.
François de La Rochefoucauld, 17. Yüzyıl Fransız yazarı ve aynı zamanda Fransız ahlakçılığının önemli temsilcilerinden biridir ve insan doğasını, ahlaki zayıflıkları ve toplumsal ilişkileri inceler. O diyor ki: "İnsanlar genellikle başkalarının gözünde akıllı ve yetenekli görünmeye odaklanarak, gerçekten akıllı ve yetenekli olmaktan geri dururlar."
İnsanlar sıklıkla dış dünyaya nasıl göründükleriyle ilgilenirler ve bu nedenle gerçek potansiyellerini geliştirmek yerine, sadece dışarıdan akıllı ve yetenekli görünmeye odaklanırlar. Bu durum, insanların özgün olmayan davranışlar sergilemelerine ve kendilerini gerçekten geliştirmelerini engelleyen bir tuzaktır. La Rochefoucauld, insanların sıklıkla dışsal imajlarını koruma ve yüceltme arzusuyla, gerçek özlerinden uzaklaştıklarını savunur. Bu durum, insanların yalnızca toplumun onayını kazanmak için çabalayarak, içsel tatmini ve kişisel gelişimi ihmal etmelerine neden olabilir.
Yalnızca toplumun onayını kazanmaya odaklanarak içsel tatmini ve kişisel gelişimi ihmal edenler, uzun vadede çeşitli olumsuz sonuçlarla karşılaşabilirler: İçsel tatmin ve kişisel gelişimin ihmal edilmesi, duygusal boşluk hissi yaratabilir. Dışsal onay ve başarılar geçici olabilir ve bu durum kişinin kendini boş ve mutsuz hissetmesine neden olabilir. Gerçek benliğin bastırılması ve sürekli olarak dışarıdan beğenilme çabası, içsel çatışmalara yol açabilir. Kişi, gerçek kimliğini gizlemek ve sahte bir imaj yaratmak arasında sıkışabilir. Sadece dış görünüşe odaklanmak, derin ve anlamlı ilişkiler kurma yeteneğini olumsuz yönde etkileyebilir. Kişi, başkalarının onayını almak için ilişkileri manipüle etmeye ve yüzeysel kalması için çabalamaya başlayabilir. İçsel gelişimi ihmal etmek, kişinin kendine yabancılaşmasına yol açabilir. Kişi, kendi duygularını ve düşüncelerini tanımakta zorlanabilir ve kendi değerlerine uygun yaşamaktan uzaklaşabilir. Dışsal başarılar ve onay arayışı, kişinin gerçekten istediği şeyleri ve hayatının amacını belirlemesini engelleyebilir. Bu durumda, kişi zamanla hayal kırıklığı ve boşluk hissi yaşayabilir.
Bu nedenlerden dolayı, içsel tatmin ve kişisel gelişimin önemi vurgulanır. Gerçek mutluluk ve başarı, sadece dış dünyanın beklentilerini karşılamakla değil, aynı zamanda içsel olarak tatmin olmak ve kişisel gelişim için çaba sarf etmekle de elde edilir.
Yaşlanma sürecinde, kişi fiziksel güzellik veya mesleki başarı gibi dışsal unsurlarda kayıplar yaşayabilir. Bu kayıplar, içsel tatmini sağlayan şeylerin önemini daha da artırabilir. Ancak içsel tatmin için geç kalmışlık hissi, duygusal boşluk hissini tetikler. Yaşlanma sürecinde, kişi genellikle kendi kimliği ve hayatının anlamı gibi derin konularla daha fazla meşgul olur. Ancak dış dünyanın beklentileriyle kendi iç sesi arasında bir çatışma yaşamak da yaygındır. Bu husus, yaşlılıkta daha da belirgin hale gelebilir. Yaşlanma süreciyle birlikte, kişi genellikle sosyal çevresinde değişikliklerle karşılaşır. Yaşlılık, bazı arkadaşların kaybı ve yeni ilişkilerin kurulması gibi değişimlerle karakterizedir. Bu süreçte, derin ve anlamlı ilişkiler kurmaya olanak tanıyan sosyal bağlar önem kazanır. Yaşlanma sürecinde, fiziksel değişiklikler ve yaşam deneyimleri, kişinin kimliğini yeniden değerlendirmesine yol açabilir. Ancak bu süreçte yaşanan zorluklar, kişinin kendine yabancılaşmasına neden olabilir. İçsel keşif ve kabul, kişinin kendine daha fazla bağlanmasına ve yaşlılık dönemini anlamlı kılmasına yardımcı olabilir. Yaşlanma sürecinde, kişi hayatının değerini ve yaşamın anlamını sorgulayabilir. Geçmişte ulaşılan hedeflerin veya beklenen sonuçların gerçekleşmemesi, hayal kırıklığına ve boşluk hissine yol açabilir. Fakat yaşlılık, yaşamın derin anlamlarını keşfetmek ve içsel tatmini sağlamak için bir fırsat da sunabilir.
Bu nedenle, yaşlanma sürecinde insanlar, içsel tatmin ve kişisel gelişime odaklanmanın önemini daha da kavrayabilirler. Gerçek mutluluk ve anlam, yaşamın sonraki aşamalarında da içsel keşif ve kabul yoluyla bulunabilir.
Aslında tavsiyelerden hoşlanmıyorum. Çünkü insan ne yaptığını bilir ve isterse yaptıklarından vazgeçebilir, yeni davranışlara yönelebilir. Buna rağmen içsel tatmin ve kişisel gelişim için yaşlanma sürecinde neler yapabileceğiniz konusunda birkaç önerim olacaktır: Yaşlandıkça, kendi değerlerinizi ve önceliklerinizi anlamak önemlidir. Bu durum, kişisel gelişimin temelini oluşturur. Bu değerlere uygun yaşamak, içsel tatmininizi artırabilir. Yaşlanma süreci, yeni şeyler öğrenmek ve deneyimlemek için bir fırsat sunabilir. Bir hobiye yönelmek, sanatla ilgilenmek veya yeni bir beceri edinmek, yaşamınıza anlam ve heyecan katabilir. Fiziksel sağlığınıza düzenli olarak özen göstermek, yaşlılık döneminde yaşam kalitenizi artırır. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve düzenli sağlık kontrolleri bu konuda yardımcı olabilir. Derin ve anlamlı ilişkiler kurmaya önem verin. Aile üyeleriyle, arkadaşlarınızla ve toplulukla bağlantıda kalmak, sosyal destek almak yaşamınızı zenginleştirebilir. Kendi içsel dünyanıza yönelmek için meditasyon veya düzenli refleksiyon zamanları ayarlamak, duygusal dengeyi sağlamak ve içsel huzuru bulmanıza yardımcı olabilir. Başkalarına yardım etmek ve toplum için faydalı olmak, içsel tatmin ve yaşam amacını artırabilir. Gönüllü çalışmalara katılmak, başkalarına yardım etmek ve paylaşmak yaşlılık dönemini anlam dolu kılabilir. Yaşamın değişen şartlarına uyum sağlamak, esnek olmak önemlidir. Değişimleri kabullenmek ve olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmak, yaşamın her aşamasında başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
Unutmayın ki, yaşlanma süreci, kişisel gelişim ve içsel tatmin için birçok fırsat sunar. Kendinize zaman ayırın, içsel keşif yapın ve yaşamınızı anlam dolu kılmak için çaba sarf edin. Böyle buyuruyor Gerontoloji; bizden söylemesi…