DUAYEN

İt İte İt Kuyruğuna

Y. Mimar ERCAN EVREN

Brusella hayvanlardan insanlara mikrop yoluyla bulaşan çok tehlikeli bir hastalık. Akdeniz bölgesinde, dolayısıyla ülkemizde yaygın olarak bulunuyor. Bu mikrop, genellikle kaynatılmamış sütten ve yine kaynatılmadan yapılmış beyaz peynirden geçiyor. Mikroplu peynirler maalesef pazarlarda rahatça satılabiliyor. Hâlbuki bunun insanları öldüren sahte içkiden pek farkı yok.

Geçenlerde bir işçimizin; doktor kontrolünde, “Brusella” olduğu anlaşıldı ve hemen tedaviye alındı. Ben de sorumlu bir yurttaş olarak durumu yetkililere bildirmek istedim, bakın başıma neler geldi.

İlk önce İl Sağlık Müdürlüğünü aradım. Uzun bir uğraştan sonra nihayet bir muhatap bulabildim. Çok nazik bir şekilde Sağlık Müdürlüğünün Gıda bölümünü aramamı sağlık verdiler. Yine çok nazik bir hanımefendi bu görevin seneler önce kendilerinden alınıp İl Tarım Müdürlüğüne verildiğini uzun uzun ve büyük bir ilgiyle anlattı ve İl Tarım Müdürlüğünün telefonunu verdi. Allahtan cep telefonları var. Arayı soğutmadan hemen İl Tarım Müdürlüğünü aradım. Bu sefer biraz otoriter bir memur, “ Bu işlere Belediye zabıtası bakıyor lütfen oraya şikayet edin“ dedi ve çat diye telefonu yüzüme kapattı…….

Demek ki şikâyet etmek için önce hastalanacaksınız. Sonra, peynir aldığınız tüccarı zabıtaya şikâyet edeceksiniz. Ülkemizde koruyucu hekimlik buna deniyor herhalde!

Bu bana bir temel fıkrasını hatırlattı: Temel trenle seyahat ederken karşısındaki arkadaşı ile aralarında şu konuşma geçer:

-Ula Temel yakanda bir bit dolaşıyo. Temel gayet sakin

-O bit değül biredur.

-Ama pire sıçrar, bu sıçramıyo.

-Bu topaldur.

-Ula Temel pire siyah olur bu beyazdur. Temelin cevabı hazırdır.

-Ula bu ihtiyardur.

-Ama Temelcum bireler çift gezer bu tek başına dolaşıyo. Deyince Temel yapıştırır

-Ula bu bekardur. Bit bu sırada yakadan içeri süzülür.