Hedef seçilen işin temeli ve ön dayanağı olarak tarif edilebilir. Niyet sahipleri bu davranışlarını o kadar içleştirirler ki kendileri bile bunun masum, doğal bir davranış olduğuna inanırlar. Sanırım dokuzuncu sınıftayız. Tarih dersinden yazılı imtihan olacağız. Öğretmenimiz Fındık Vahti kopyayı önlemek için bazı öğrencilerin yerlerini değiştiriyor. Bu nedenle Reşat’ın da sınıfın bir köşesine gitmesini istedi. Sevgili Reşat gösterilen yere aralardan gideceğine sıraların üstünden, kestirmeden gitmeyi tercih etti. Elinde imtihan kâğıdı, kalemi bir de tarih kitabı vardı. Tabii Reşat’ın niyeti kopya çekmekti ama yerini değiştirirken kitabın kabak gibi gözükeceği hiç aklına gelmemişti. Buna müthiş sinirlenen fındık Vahti Reşat’ın elindeki kâğıdı kitabı aldı ve Reşat’ı sınıftan kovdu. Aslında iyi bir öğrenci olan Reşat o sene tarihten ikmale kaldı. Az kaldı sınıfta kalacaktı, yalvar yakar zor kurtardık. Reşat’ın bu niyeti, kopya çekmesine gerek bırakmamıştı. (Yakında kaybettiğimiz sevgili kardeşimiz Reşat bir tıp doktoru ve profesörü olmuştu)
Niyetten hareket ederek insanların ne yapmak istediğini kestirebilirsiniz. Sonradan yapacağınız yorumların hepsi boştur. Kötü niyetler olduğu gibi iyi niyetler de vardır. İnsan niyetini içleştirmişse muhakkak bir gün yerine getirir.
“Niyet” hakkında Filozofların düşünceleri de şöyle:
İmam Gazali: Niyetin değerine vurgu yapar ve “Ameller niyetlere göredir” hadisini temel alarak, yapılan işlerin değerini belirleyen şeyin niyet olduğunu söyler. Ona göre, samimi bir niyet kötü bir ameli iyileştirebilir, kötü bir niyet ise iyi bir ameli değersizleştirir.
Descartes: Düşünceye ve akla vurgu yaparken, niyeti iradenin bir parçası olarak ele alır. Ona göre insan iradesi sınırsızdır ve niyet, zihnin karar verme sürecindeki aktif yönlendiricisidir.
Kant: Ahlaki eylemin ölçütü olarak niyeti ön plana çıkarır. Ona göre ahlaklılık, sonuçtan çok niyetle ilgilidir. "İyi niyet" (guter Wille), Kant’ın ahlak felsefesinde temel bir kavramdır ve ancak ahlaki yasaya uygun bir niyetle hareket etmek doğru kabul edilir.
Jean-Paul Sartre: Varoluşçu felsefede, niyet özgür iradeyi temsil eder. İnsanın özünü kendi seçimleriyle belirlediğini savunan Sartre, niyeti insanın varoluşunu şekillendiren temel unsur olarak görür.
İbn Arabi: Tasavvuf geleneğinde niyeti kalbin bir yönelimi olarak kabul eder. Ona göre gerçek niyet, kişinin içsel bir hali olup Allah’a yönelmeyi içerir.
Bu düşünürler arasında niyetin tanımı ve önemi farklılık gösterse de ortak bir tema olarak niyetin, insan eylemlerinin değerini belirlediği söylenebilir.
Politika niyetlerle dolu. Allah Türkiye’yi kötü niyetlerden korusun.
Ramazan Bayramınız kutlu olsun.