Biz Şirinyalı’da oturuyoruz. Mahallenin iki pazarı var. Biz genellikle Akra Otelin kuzeyindeki pazara gidiyoruz. Burası küçük ama şirin bir Pazar. Ben o rengarenk sebze ve meyvelerin tezgahtaki hallerine bayılıyorum. Espri anlayışı olan nazik satıcıların davranışları ise insanı mutlu ediyor. En güzel tarafı da satıcıların yarısına yakınının kadın olması. Anadolu’nun o cefakâr, çalışkan, dürüst kadınları. Tartıda hak geçmesin diye iki fazla koyarlar. Fazla para verdiyseniz hemen iade ederler. Alınan malları gerekirse arabaya kadar taşırlar. Hatır sorarlar, gönül alırlar… Nerede ise hepsi ile dost oluyorsunuz. . Pazarda; hiç bir güvenlik görevlisi yokken, bir kavga veya nahoş bir harekete hiç rastlamadığımızı da söylemek isterim. Her gün cinayetlerin işlendiği, sahtekârlıkların diz boyu olduğu ülkemizde (hatta dünyada) bu manzara insanın içini ferahlatıyor.
Başımızdan geçen bir olayı anlatarak bunu ispatlamaya çalışacağım. Pazarda dolaşırken ben dengemi kaybettim ve sallanırken eşime çarparak yere düşürdüm. Eşim acı içinde kıvranırken Pazar ayağa kalktı. Kimisi sandalye getiriyor, kimisi kolonya koklatıyor, kimisi de su veriyor. Bazıları da çoktan 112 arayıp ambulans çağırmışlar. Ben hiçbir yerde bu kadar samimi ve candan bir davranış görmedim. En yakın hastaneye gittik ve eşimin kalça kemiğinin kırılmış olduğunu öğrendik.
Bu candan davranış yerini nasıl bu vahşete bıraktı bunu cevabını toplum bilimcilere bırakıyorum.