Bir iş veya bir durum için; sonucu size etkili olmayacaksa, yorum yürütmek her zaman çok kolaydır. Geçen haftaki yazım bana bu atasözünü hatırlattı. Termik santrallar insanları öldürüyor, atmosferi ısıtarak iklim krizlerine yol açıyor. Nükleer santrallar tehlikeli, bir arıza halinde binlerce insanın ölmesine ve doğanın mahvolmasına sebep olabiliyor. Pekiyi elektriksiz hiçbir şey yapamadığımız modern dünyamızda enerjisiz nasıl yaşayacağız? Cevap çok basit: doğal enerjileri kullanarak ve fosil yakıtlı enerjileri minimalize ederek. Doğal enerji deyince ilk akla gelen ülkemizde bolca bulunan güneş ve rüzgâr.
Basit bir hesapla sizlerin başını ağrıtacağım için sizden özür dileyerek yazıma devam etmek istiyorum. Türkiye’deki konutlar için harcanan enerji, toplam enerjinin yaklaşık 1/10 nu teşkil ediyor, yani 35 Twh/yıl. Bu Akkuyu nükleer santralının üreteceği enerjiye eşittir. 43 termik santralınız yaklaşık tüm enerjinin % 35 ini yani 123 Twh/yıl üretiyor. Toplam olarak 158 Twh/yıl eder. 2000 senesinden önce inşa edilen yaklaşık mevcut 35 milyon konutun 1/5 çürük olduğu için yıkılma riski taşıyor. Bu da 7 milyon olarak hesaplanmış. 1999 Marmara depreminde yıkılan ve çok hasarlı binalarının adedi 275 bin. 2023 Kahramanmaraş depreminde ise yıkılan ve kullanılamaz konutların adedi 864 bin. 2050 senesine kadar(Paris antlaşması gereği fosil yakıt tüketimini sonlandıracağımız tarih) yaklaşık 25 yıllık zaman içinde yılda 700-800 bin yeni konut ihtiyacını da bütün bunlara ilave edersek (0,750x25= 18, 750 milyon) toplam olarak 26, 889 milyon konut buluruz.
Eğer bu konutlar maksimum güneş alacak şekilde tasarlanırsa bir daireye 40 m² güneş enerjisi paneli düşebilir. Benim tasarladığım 120 konutlu bir mahallede bir konuta 40 m² güneş paneli düşüyor (resim). 1 m² güneş paneli 150 W enerji üretirse, 40 m² ~ 6 kW enerji üretir. Panellerin 5 saat güneş aldığını varsayarsak bu miktar 30 kWh/gün eder. Yılda ( güneşsiz günler hesaba alınarak yıl 300 gün olarak hesaplandı) ise 9 000 kWh/yıl enerji üretecek demektir. Bunu ~ 27 milyon konutla çarparsak 243 TWh/yıl buluruz. Görüldüğü gibi bu miktar 43 termik+1 nükleer santraldan çok daha fazla. Bütün bunlara, yamaçlara, göller üzerine, kamu yapılarına yapılacak güneş enerjilerini ve rüzgâr santrallarını ilave ederseniz inanılmaz bir sonuca ulaşmış olursunuz.
Bu konutların bir kısmı yapıldı diğer bir kısmı ise yapılmaya devam ediyor. Tabii böyle bir düşünce olmadığı için şimdiye kadar güneş enerjisinden hiç istifade edilmedi. Böyle devam ettiği taktirde bu avantaj bir daha ele geçirilmeyecek şekilde kaybolup gidecektir.
Bunun çözüm şartlarını şöyle görüyorum:
- Daha fazla panel kullanabilmek için yeni bir mimari tarzı yaratmak gerekiyor. Buna sağlayacak yönetmelikler hazırlanmalı.
- Kamu bütün yapılarında özellikle TOKİ’de güneş enerjisini kullanmalıdır.
- Özel sektöre; imar yönetmeliği vasıtasıyla, güneş panellerinin kullanılması zorunlu kılınmalıdır. (Güneşi bizden çok az olan Almanya dâhil pek çok Avrupa ülkesi bunu uyguluyor.)
- Güneş enerjisi ve doğal enerji kullananlara daha cazip krediler verilmelidir.
- Yatırımcı kendi ihtiyacından fazla olan enerjinin hepsini satabilmelidir.( Şu anda sadece kullandığı enerji kadar satabiliyor)
Bir zamanların “Su akar Türkler bakar” sözcüğünü unutmayalım.