Sanırım iki hafta önce Sayın Cumhurbaşkanımız bir konuşmasında, TOKİ’ nin artık” “kiralık sosyal konutlar” yapacağı haberini verdi. Normal olarak konu mimar ve eski bir Belediye Meclisi Üyesi olarak beni çok ilgilendiriyor. Bu yazımda deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
1984 Belediye seçimlerinde; aynı zamanda ANAP kurucusu olan, Yener Ulusoy belediye başkan adayı oldu. Kendisi teveccüh göstererek bana da meclis üyesi olmam için teklifte bulundu. Bende çok memnun olacağımı yalnız iki şartım olduğunu belirttim. Birincisi Antalya imar planında 18 uygulaması yapmak (imar planındaki kadastro parsellerinin imar parseline çevrilmesi), ikincisi de az gelirli vatandaşlar için sosyal konutlar inşa etmek. Rahmetli sevgili Yener her ikisini de kabul etti. Birincisinde başarılı olduk ikincisinde ise tam istediğimize ulaşamadık.
18 uygulaması yukarıda da söylediğim gibi, kadastro parsellerinden %30 zayiat(yollar, yeşil alanlar vs.)alınarak imar planına göre yeni imar parselleri yaratmaktı. Bunu ilkönce meclis üyesi mimarlar ve inşaatçılar antipati ile karşıladılar. Onlara göre sistem yürüyordu buna ne gerek vardı? Sistem şöyle idi: Kadastro parselinden yol, yeşil alan gibi kamu alanları çıkartılıyor geri kalan alana inşaat ruhsatı veriliyordu. Eğer arsanızda çok kamu alanı varsa yanmış, az ise şanslı sayılıyordunuz. Sonunda Başkanın dirayeti ile 18 uygulaması yapılmasına karar verildi. Tamam, da nasıl yapacağımız sorunu vardı. Bir kısım (Özellikle harita müdürümüz) belediye de yapılmasını istiyordu. Ben ve birkaç meclis üyesi de özel harita mühendislerine dışarıda yaptırmak istiyorduk. Çünkü biz, işin hem daha hızlı hem de; belediye kontrol edeceği için, daha profesyonel ve dürüst olarak yürüyeceğine inanıyorduk. Neticede bizim dediğimiz oldu. Antalya’yı mahallelere ayırdık ve her mahalleyi bir harta mühendisine verdik. Mühendislik masrafını mahalleliler ortak olarak yüklendi. Belediye yapılan işleri kendi elemanları ile denetledi, şikâyetleri ve arzuları değerlendirdi. Bu işin başında da ben bulunuyordum. Bu zor ve meşakkatli işi büyük bir özveri ile yaptığıma inanıyorum. Halktan da büyük şikâyetler gelmedi ve kısa zamanda Antalya imar planına uygun şekilde inşaata açıldı. En büyük sorun İmar planında zayiatın %30 dan fazla olması idi (~%50 civarında). Müracaat eden herkesi ayrım yapmadan dinledik. En çok istenen şeyler şunlardı: arsanın ufak olmasına rağmen fazla inşaat yapabilmek, hisseli olmamak (özellikle akrabalar ile) idi. Belediye çalışanı ve bazı yakınımızın özel torpilli istemeleri ret edildi için çoğu ile aramız açıldı. Yanımda çalışan dürüst ve çalışkan teknik arkadaşlarımı şükranla anmak isterim.
Başkan Yener Ulusoy büyük bir beceri ile Hazine arazilerinin birkaç tanesini Belediyenin malı yapmıştı. İşte bu arsalarda “sosyal toplu konutlar” yapmak istiyorduk. Bu arsalardan en önemlisi de Meltemde bulunan arsaydı. İşin başına da beni getirdiler. Arsaların büyüklüğüne göre kooperatifler kurulacak ve ipotek karşılığı bankalardan kredi alınarak sosyal konutlar inşa edilecekti. Ben işe bir yönetmelik hazırlamakla başladım. Bu arsalarda konut sahibi olmak isteyen insanlarda şu hususlar aranacaktı:
- Antalya’da yaşıyor olmak.
- Düşük gelirli olmak.
- Ailenin ikinci bir konuta sahip olmaması.
- Çocuk adedi tercih sebebi olmalı.
- Dürüst ve ahlaklı bir kimse olması.
Tabii benim bu hayalim gerçek olmadı. İlk önce meclis üyeleri arsa alabilmek için kooperatif kurmaya kalktılar. Isparta’dan yüksek rütbeli subaylar başkana baskı yapıp arsa almak istediler. Üniversite hocaları, doktorlar, esnaf arsa almak için sıraya girdiler. Polisler başlarında Ankara’daki genel müdürleri olmak üzere arsa talebinde bulundular. Bunların hiç biri benim yönetmeliğe uymuyordu. Adım doktor, profesör düşmanına çıktı. Bir gün meclis toplantısından çıkarken iki iri adam yanıma yanaşarak “Biz sivil polisiz, bizim kooperatife engel çıkartıyormuşsunuz dediler ve “Arabanıza esrar kor sizi ömür boyunca süründürürüz” diye tehdit ettiler. Başkan bu işin benimle olmayacağını anladı ve hemen beni görevden aldı. Sonra, Başkan kendisi; o yumuşak karakteri ile, bu konuları çözmeye karar verdi. Bütün bu ve buna benzer kooperatiflere arsa temin edildi. Bu tabii orta gelirlileri konut sahibi yaptı ama fakirler yine yaya kaldı. Ben ve rahmetli sevgili dostum Metin Kasapoğlu sadece Meclis üyelerinin kooperatif kurmalarına ve arsa almalarına mani olduk.
Görüyorsunuz bu iş o kadar kolay değil. Bazen bir şeyi çok isteseniz dahi yapamıyorsunuz. Sosyal konutta kira maaşın %20 sini geçmemesi lazım ki insanlar geri kalan paraları ile hayatlarını idame ettirebilsinler. Yani, bu günkü asgari ücret 24 400 Tl. olduğuna göre kiraların 4 800 TL. olması lâzım. Kira 16 000 TL. olacaksa maaşların da 80 000 Tl olması gerekiyor.
AKP’ nin bu hesabı yapabileceğini tahmin etmiyorum. Yine orta gelirliler ve zenginler bu fırsattan istifade edecekler. Devlet de “Sosyal Devlet” olamayacaktır. Gerçek sosyal devlet, en zayıfın barınma hakkını garanti altına alan devlettir.