Bahar ayları her yerde güzeldir, ama Antalya’da bir başka…
Bu şehre olan hayranlığım her bahar artmakta, katlanmakta…
Bir gün, yaşadığım evin bahçesinden portakal çiçeği kokusu dolmazsa içeri, hayatımdan büyük bir güzellik eksilmiş olacak…
Her gün işe gidiş yolum mezarlığın önünden geçiyor. Kabirlerin arasında, etrafında, tepeden tırnağa çiçek açmış ağaçlar görmek hayatla ölümü böylesine yan yana seyretmek bende güçlü duygular uyandırıyor… Her anlamıyla, her tarafıyla, varoluşumun farkındalığı daha netleşiyor algımda…
Bir başka şey de şu:
“Antalya’da bahar” sözü geçince aklıma hemen Aydın Menderes ismi gelir…
Yıllar önce gazetede yayımlanan bir röportajındaki sözlerini hatırlarım…
Geçirdiği büyük trafik kazasıyla ilgili bir soru üzerine söylediklerini hala çok etkileyici bulurum…
“Kazadan sonra gözümü hastanede açtım..Bana olanları anlamıştım. Oysa ben, mart ayında çiçek açan Antalya’ya gidiyordum...”
Antalya güzel şehir…
Başbakan’ın Antalya’ya olan özel ilgisinin en önemli nedeni de bence bu… Güzelliğin hakkını vermek!
Muhalefet lideri Baykal’ın memleketi olmasından öte, siyasi birtakım mesajlara vesile etmekten öte; Başbakan tarafından bu şehre yönelen gerçek bir sevgi çarpıyor benim gözüme…
Hesaplanmış değil, kalbi duygularla; hakiki bir sevgi…
Yerel seçimlerde de Başbakan bu şehre karşı hassasiyetini saklamadan ayan beyan açıkladı. Başka bir partinin yerel yönetimi devralmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi…
Üzüntüsünü açıklarken yaşadığı hüzün de yüzünden, sesinden okunuyordu…
Seçimden sonra ilk ziyaret ettiği illerden biri yine Antalya oldu…
Bu 29’uncu geliş ve gelecek seçimlerde Antalya yönetimini tekrar devralma dileği açıkça gösteriyor ki, sadece siyasi bir alakadan ibaret değil bu…
Böylesi bir güzelliğin hakkını vermek insanın boynuna bir borç gibi gelmekte belki…
Tam yeri gelmişken; gelmiş geçmiş en büyük Antalya sevdalısını da anmak, içten bir selam yollamak lazım gelir…
Antalya sevgisi konu olduğunda sevgili Tarık Akıltopu’nu anmadan geçmek vefasızlık olur…. Nasıl güzel severdi bu şehri… Ölene değin de herkese ilan etti bu sevgisini. Falezlerin üstüne dikilip şiirler söyledi.
“Ömrümün tamamını Antalya’da yaşadım. Antalya’nın ilk mimarıyım” dedikten sonra bakın nasıl noktaladı sözünü Akıltopu:
“Ben diyorum ki; yok mimarlıkmış, yok şairlikmiş, keyfe keder; Antalyalı olmam bana yeter.”
Akıltopu’nun “Falezlerin üstünde bir Antalyalı /Bakar da bakar; doyamaz...” dizelerini referans alırsak...
Antalya’nın güzelliğini tam yakalayabilmenin, gözün hakkını verebilmenin şartı, körfeze hakim bir noktada konaklamak olmalı... Şehri sevenlere, ziyaretine gelenlere söylemek, önermek gerekir belki bunu.
Öyle ya...
Beydağlarına, göğün bir söğüt dalı körfeze uzanışına ve ikisinin açıklarda birbiriyle kavuşmasına bakınca... Gönül vecd ile dolmaz da ne yapar?
Antalya’daki orman yangını kontrol altına alındı
Antalya’da ulaşım ücretine yüzde 33 zam geldi
HayatPark’ta yöresel ürünler pazarı kurulacak
Köprüdeki feci kaza ucuz atlatıldı
Kahraman müzakereci genç kadını ölümün kıyısından çekip aldı
Hasyurt Tarım Fuarı’nı 3 günde 30 bin kişi ziyaret etti
Antalya Valisi Şahin: "Kaleiçi hak ettiği değeri alacak”
Antalya’ya yerleşen Rusya ve Ukraynalılar memleketlerine dönüş yapıyor
Teleferik kazasının ilk duruşması 11 Haziran’da yapılacak
Bu kez anneler yarıştı, çocukları destek verdi
ANTALYA KALEİÇİ ve KAYBOLAN KÜLTÜRÜ 01.05.2024 OSMAN VURAL