Değişim şart!

Seçimlere çok az bir süre kaldı. Ekonomik krize dair veriler ürkütücü boyutlara ulaşmaya başladı. Böylesi bir kaygan zaman üzerindeyken iktidar ve muhalefet  “toplumsal değişim” konulu bir tartışma içine girdi.

Başbakan’ın muhalefeti ve nüfuzluları değişime karşı direnmekle itham etmesi bence şunu gösteriyor: Toplum olarak ciddi ve planlı bir değişim süreci içindeyiz…

Toplumsal değişim zorunludur ve kaçınılmazdır…

Tarihe baktığımızda avcılık- toplayıcılık toplumlarından tarım toplumlarına, oradan sanayi toplumlarına ve hemen ardından bilgi toplumlarına dönüşüm yaşandığını görüyoruz. Ayrıca bu toplumsal dönüşüm aşamaları arasındaki periyodun gittikçe kısaldığını da görmek mümkün.

Tarım toplumlarından sanayi toplumlarına dönüşebilmek insanlığın 10 bin yılını aldı. Karasabanın icadıyla yerleşik hayata başlayan, parayı icat eden, meslekleri ve sınıfları oluşturan, imparatorlukları ağırlayan bu zaman diliminin hükmü yine insanoğlunun buhar gücünü ve makineyi icat etmesiyle sona erdi. Toplumsal yaşam ve toplumsal değerler tekrar değişti, başkalaştı. İşçi sınıfı ve sınıf mücadelesi zamana damgasını vurdu.

Bir sonraki toplumsal değişim için bin yıllar değil sadece bir yüzyıl kafi geldi bilgisayarın icadıyla tüm toplumsal öğeler değişti, başkalaştı… Bilgi yükselen değer olurken, her anlamda uluslararası geçirgenlik dönemi başladı…

Toplumsal değişim böyle bir şey… Sadece bir akım değil… Toplumların belli bir kısmını etkileyen bir olgu değil… Hatta sadece bir toplumu etkileyen bir süreç de değil… Zaman içinde hiçbir dirence boyun eğmeyen, hiçbir toplumu dışarıda bırakmayan etki gücü çok yüksek sosyal bir güç, sosyal bir devinim…

Toplumsal değişim kolektif kader bir anlamda…

Böylesi tarihsel bir toplumsal değişim dönümünde olmadığımız aşikar…

Başbakan’ın değişim sözüyle böyle bir değişimi değil daha içsel daha bizsel bir değişimi kastettiği de açık… Ezber bozuluyor belki de…

Kurallardan önce değerler değişiyor olabilir… İnsana iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı gösteren ortak paydalar değişiyor olabilir…

Özeleştiri şart! Bu toplumda aşınmış değerlerimiz var. Ki, çoğu zaten aşınmıştı ama itirafı yoktu… Öncelikle aile kurumu ve bu kurumun içinde yer alan “baba” rolü son yüzyılın en çok aşınan toplumsal figürü denebilir…

Geçen bütün bin yıllar içinde ve dönüşen tüm değerlere rağmen  maalesef ki  “kadın hakkı” kadına teslim edilmedi. Her devran erkeği pohpohladı ve yüceltti…

Kadının yüceltisi her daim sözde kaldı…

Bana kalırsa bu ayrıntıyı halı altı edecek her değişim beyhude olacaktır…

Seçimlere girerken bakıyorum da bu ayrıntı yine halı altı. Siyaset yine erkek egemen…Oysa siyaset zihin işi… Akıl, yürek işi… Sizde var da bizde yok mu?

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

 

Yayın Tarihi
05.03.2009
Bu makale 357 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!