Ramazan ayında yazık doğrusu

Kim olursa olsun, hangi etnik kültürden gelirse gelsin bu ülkede yaşayan ve yaşamış herkesin hatıralarında Ramazan ayına dair ruha huzur veren ve başka hiçbir şeye benzemeyen tarifsiz duygular vardır…

Çocukluğunuzdan beri akşam saatlerinde hava tam tamına kararmamış ancak alacakaranlıkken hissettiğiniz o duyguyu hatırlayın… Hiçbir neden yokken sırf akşam oluyor diye korkuyla güvenin, sevinçle hüznün birbirine karıştığı o ebruli akşam vakitlerini…

Sıradan akşamüstlerinde kendimizi hayatın gailesine kaptırmış giderken farkında olmadığımız duyguların, iç çekmelerin, kendinle ve hayatla naif hesaplaşmaların zamanıdır Ramazan ayları…

Çocukluğumdan bu yana içinde bulunduğum ve gözlemlediğim sosyal yaşama baktığımda yavaş da olsa her yeni günün hayatı ve yaşananları değiştirdiğine tanık oluyorum.

Değişime açık biri olarak bundan hiç şikâyetçi olmasam bile bazen değişmemiş bir şeylerin değişmemiş bir yerlerin tıpkı eskiden olduğu gibi hatta hep olduğu gibi kalması bende muazzam bir güven hissi yaratıyor… Değişim ne kadar hızlı olursa olsun köklerimizden anılarımızdan bir toplum olarak birlikteliğimizden gelen ve bize var olduğumuzu hissettiren manevi manada aidiyet ihtiyacımızı gidererek ruhumuzu dinlendiren yeri dolmaz değerlerimizden biri Ramazan ayı...

Ne mutlu ki “sevgi” kavramının hakkını vererek yaşama becerisine sahip bir toplumuz… Tarihimize, edebiyatımıza, külliyatımıza bakın; canı da cananı da sevmeyi biliriz… Amma velâkin iş saygıya geldiğinde ne cana ne canana saygımız kalır… Ne maddi olana ne maneviyata saygı tamdır ne yazık ki… Epey eksik hatta bazen talan edilmişçesine öksüz ve kimsesizdir saygı kavramı bizim diyarlarda…

İsterseniz en basit yerden örnekleyelim…

İşte Ramazan ayındayız… Sevginin, sevilmenin, hoşgörünün, paylaşmanın, birlik olmanın timsali ramazan ayında iftar vaktine dakikalar kala televizyonlarda yer alan haber bültenlerine bakın… Bizi temsil eden siyasetçiler üstelik Ramazan ayı içinde hem de diğer zamanlarda olduğundan daha fütursuzca bir amel içindeler bakın…

Soy-sop, boy-bos üzerine yapılmış yersiz polemikler bir vatandaş olarak beni üzüyor ve endişelendiriyor…

Aslında siyasetçilerimizin icra ettikleri bu tarz polemiğin bir taktik olduğunu ve profesyonel toplumbilimcileri tarafından özellikle muhalefet kanadına bilinçli bir strateji olarak önerildiğini de düşünüyorum… Zannım doğruysa muhalefet partisi bu stratejiyi başarıyla yürütüyor… Baksanıza ülkemizdeki tüm alt kültürleri bir potada toplayan, zamk gibi birbirine yapıştıran, en aşılmaz siperlerimiz sayabileceğimiz, çomak sokmanın en zor olduğu ortak hatıralarımızda böylesi büyük yeri olan Ramazan ayına reva mı bunlar!

Halk adı verilen ve ezelden beri aristokrat, aydın ya da siyasetçi dediğimiz bir kısım zümre tarafından için için değersiz bulunan ve hiçe sayılan, cahil olduğu için her şeyi eline yüzüne bulaştıran ‘evet’e hayır, ‘hayır’a evet der nasılsa gözüyle bakılan halk ne kadar da hafife alınıyor böyle… Ne kadar da yok sayılıyor… Yazık doğrusu…

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
22.08.2010
Bu makale 5067 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Zaten tüm sorun buradan çıkıyor ya Yasemin'ciğim. Halkın hafife alınmasından. Bence halkımıza çok büyük görev düşüyor. Hiç bir halk hafife alınmamalı, bedeli sarsıcı olabilir. Kalemine sağlık. Sevgiyle kal:)

Özlem Akaydın 26.08.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!