Köşe yazarı neler yazabilir?

Zülfü Livaneli’nin Veda adlı filmi Antalya’nın da gündemindeydi… Öğrenci grupları da yetişkinler de aralarındaki sohbette bu filmi konu ettiler, tartıştılar. Bir kez daha şahit olduk ki sanat insanları bir arada tutan ve düşünsel paylaşımlar sağlayan, sorgulama yeteneğini geliştirip bunu alışkanlığa dönüştüren önemli bir olgu.

Veda’yı konu alan yazıma gelen okur mektupları da ortak paydaya yönelik yapılan filmlerin toplumsal yankısının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Veda’nın hemen ardından vizyona giren senaryosunu Turgut Özakman’ın yazdığı Dersimiz Atatürk adlı filmi de ortaokul öğrencisi olan kızım ve arkadaşlarıyla birlikte izledim. Onların filme dair izlenimlerini gözlemleme fırsatına sahip oldum.

Çocuklar filmi sevdiler. Okul yıllarında bitmek tükenmek bilmeyen ders saatleri boyunca anlatılan hemen her bilgi filmde titizce özetlenmiş ve bilimsel anlamda bir betimlemeye gidilmiş. En başından bugüne kadar sırasıyla ve zihinler bulandırılmadan Atatürk gerçeği aktarılmış. Ancak filmde anlatıcı rolünü üstlenen Çetin Tekindor çocukların dile getirmediği belki de fark etmediği ama bir yetişkin olarak benim gözüme batan bir performans sergiliyor. Neredeyse doğallığın sınırını aşıp ajitasyona kaçan bir kıvamda gerçekleştirilen anlatım beni gerçeğin o doğal tadından biraz uzaklaştırdı doğrusu…

Filme dair izlenimlerime ara verip şu konuyu aydınlatmak isterim.

Ulusal ve yerel çapta yayınlanan aylık ve haftalık olmak üzere pek çok dergi var.

Ekonomi, spor, siyaset, moda, sinema, müzik, dekorasyon vs üzerine…

İlgi duyduğu konulara dair “malumat” edinmek isteyenler için çıkarılan ama gereken ilgiyi göremediği için ayakta kalma mücadelesi veren ve bir bir kapanan pek çok dergi…

Gazetelerde yer alan köşe yazılarında uzman yorumlar, kesinleşmiş bilgiler ve sapmaz yorumlar arayan okurlar beni şaşırtıyor.

Onlar bu aradıklarına dergiler aracılığıyla kolayca varabilirler.

Benim kanaatime göre köşe yazıları malumat değil daha çok görüş ağırlıklı olmalı ve öyle de… Amaç ders vermek değil paylaşım ortamı oluşturabilmek.

Örneğin izlediğim bir filme dair sizlerle paylaştıklarım doğru da olabilir yanlış da. Haklı da olabilirim haksız da…

Sinema konusunda malumat edinmek isteyenler sinema üzerine çıkarılan ve sinema eleştirmenleri tarafından hazırlanan dergilere, makalelere başvurmalı, değil mi?

Bu “köşe yazarları neler yazmalı” tartışmasına başlangıç olabilecek bir örnekti sadece.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR