Eski kitapçılar

Hürriyet gazetesi köşe yazarlarından Doğan Hızlan “Eski kitapçıları özledim” diyor  yazısında. Hemen söyleyeyim; Doğan Hızlan için “Hürriyet gazetesi köşe yazarı” deyip geçmek mümkün değil elbette. İlk yazısının yayımlanmasının üstünden 54 yıl geçmiş edebiyat yolunun tam ortasındaki  koca bir çınarlardan biri.

Gazetedeki sanat odaklı köşe yazılarını ilgiyle ve beğeniyle okurum. Sanata doğru titizlenişini takdir eder kendim için referans alırım. Yazmış olmak için yazılmış tek bir yazısına şahit olmadım. Köşesindeki her yazıdan mutlak olarak okuyucuya yayılan esinti daima estetiktir. Beğenmeyişler, kızgınlıklar, kırgınlıklar asla kabaca sunulmaz o köşede; üstleri incecik bile olsa hep bir tül ile örtülür.

Uzun yıllardır severek okuduğum Doğan Hızlan geçen haftaki bir köşe yazısına çok hoşuma giden şiir gibi bir başlık atmış; “Eski kitapçıları özledim”.

Yeni kitapçıların halini düşününce eski kitapçıları özlememek imkansız. Kitapçıların hemen hepsi büyük alışveriş merkezlerinde... Girişi, iç dekorasyonu, kitapların sergilenişi, ödeme yapılan kasalar, kitap dışı satışa sunulan materyaller, satış hizmeti sunan çalışanlar, hemen hepsinde aynı.

Alışveriş merkezlerindeki bu kitapçılar öylesine ortalık yerde ki kitabın ve kitap almanın keyfini çıkarmaya imkan yok.

Çok eskileri bilmiyorum. Ama Atatürk Caddesi’yle Işıklar arasındaki D&R’ı ben de gerçekten özlüyorum. Minik üç kattan oluşan dünya güzeli bir kitapçıydı. Hem eski alışkanlıkları hem en yenileri aynı mekanda karşılamak ne kolaydı. Girişte gençlerin rağbet ettiği “in” CD’ler, DVD’ler, küçük hediyelikler.

Alt katta  kitaplar, kitaplar. Elindeki kitabı inceleyebileceğin portatif küçük birkaç masa, sandalye.

Üst kattaysa yine birkaç klasik kahve ve kek seçkisiyle dünyanın belki de en mütevazı ama kaliteli kafesi. Üstelik gülümsemeleri havalarda uçuşan çalışanların kahve sunumları eşliğinde.

Hiçbir çaba göstermeksizin kendiliğinden oluşmuş izlenimi uyandıran enfes bir atmosfer. Bulunduğu caddenin tam aksine hayatın debdebesinden arınmış, kurtarılmış bir vaha.

İnceden inceye hatırıma geldiğinde ne kadar çok özlediğimi daha iyi anlıyorum.

Yaşam biçiminin değişiyor olmasına karşı duranlardan değilim. Bilakis bu değişim; bir sürecin içinde ve o sürece ait olmak hayattan aldığım zevkin dayanağı olmuştur hep. Buna rağmen bazen, değişen şeyler insana hüzün veriyor. Hem de yoğun bir hüzün.

“Her şey geçer” sözü nasıl en zorlu anların müsekkin edicisi ise en hüzünlü anların da müsebbibi olabiliyor işte.

Her şey geçiyor. Kitaplarımızı şimdi e-kitap sitelerinden siparişle alıyoruz... Görmeden, dokunmadan; sanal.

Oysa Doğan Hızlan yazısının sonunda şöyle diyor:

Kitapçılık sadece bir ticaret değildir, bir kültürdür. Anlatabildim mi?

Hem de nasıl anladık sevgili Doğan Hızlan. Ama bizim anlamamız neyi değiştirir?

Şayet değiştirecek olsaydı her birimiz binlerce kez söylerdik; “Eski kitapçıları özledim” diye..

Yayın Tarihi
10.02.2009
Bu makale 1383 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
güzel

rabia cabadak 15.11.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!