Barış bir masal mı?

Yaz mevsimi doyumsuz güzelliğiyle başladı... Doğanın bu muhteşem döngüsü karşısında insanın içi minnetle titriyor... Sabahları Işıklar boyunca yürüyüş yapmak, caddenin sonunda birdenbire Akdeniz'e özgü o parlak maviyle karşılaşmak ve oradan karşı kıyıları selamlamak nasıl güzel...

Fakat böylesi güzellikler karşısında insanoğlunun gözleri sımsıkı kapalı...

İnsanoğlu dünyayla kavgalı... Ya da insanoğlu kendine küs...

Özlemle beklediğimiz yaz günlerine daha başından gölge düştü...

Pundumuz kırıldı, neşemiz çalındı...

Gün geçmiyor ki yakınımızdan yada uzağımızdan aldığımız haberler ruhumuzu incitmesin!

Oysa kötülük insana hiç yakışmıyor...

Dikkat edin bakın; ilkokul yıllarından memuriyet sınavlarına kadar okunulan tarih kitaplarına... Tarih mütemadiyen bir savaştan ibaret gibi...

Yoksa barış denilen şey sadece yaldızlı bir yeryüzü masalı mı?

 

ŞİİRİN GÜCÜ

 

Savaşa rağmen yaşama ve güzelliklere meyletme zorunluluğumuz var.

Sevgiye, sanata, üretmeye, paylaşmaya...

Bugün Antalya için güzel geçecek bir gün.

Nazım Hikmet'in ölümünün 47'inci yılı anısına düzenlenen, şiirle müziğin kaynaşıp yeni ve başka bir bütün oluşunu seyredebileceğimiz Nazım Oratoryosu Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosu'nda..

Nazım Hikmet'in yılların içinde demlenen dizeleri Fazıl Say'ın müziğinde çoğalacak, bütünlenecek...

Yaşamın acıları içinde, savaşın hissettirdiği çaresizik karşısında uyanık ve ayakta kalmanın yolu sanattan geçer.

Kimi için şiir kimi için müzik kimi için dans, edebiyat, fotoğraf...

Bize yüzümüzü iyiliğe ve güzelliklere çevirmemiz için yeter gücü ve isteği sağlayan, yaşama esini veren sanat, insanoğlunun bu hayattaki en büyük başarısı belki...

Hele şiir...

Bütün şairlerin bütün şiirleri bizim için yazıldı nasılsa...

Bugün biz de burada hatta hemen şimdi Nazım Hikmet'in dizeleriyle esinlenelim yaşamaya:

Kız Çocuğu

Kapıları çalan benim/ kapıları birer birer./ Gözünze görünemem/ göze görünmez ölüler. / Hiroşima' da öleli/ oluyor bir on yıl kadar./ Yedi yaşında bir kızım,/ büyümez ölü çocuklar./ Saçlarım tutuştu önce,/ gözlerim yandı kavruldu./ Bir avuç kül oluverdim/ külüm havaya savruldu./ Benim sizden kendim için/ hiçbir şey istediğim yok./ Şeker bile yiyemez ki/ kağıt gibi yanan çocuk./ Çalıyorum kapınızı/ teyze, amca, bir imza ver/ Çocuklar öldürülmesin/ şeker de yiyebilsinler.

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
04.06.2010
Bu makale 5070 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!