Böyle mi olmalı?

Antalya Büyükşehir Belediyesi diğer tüm belediyeler gibi her yıl ramazan ayına özel etkinlikler gerçekleştirmekte...

Bu etkinliklerden bir tanesi de Karaalioğlu Parkı’ndaki Ramazan Festivali..

Bu yıl 4. kez kuruluyor bu panayır... Evlere şenlik bir panayır!

Önce şunu söylemeliyim; Büyükşehir Belediyesi söz konusu bu etkinliği sona erdirme niyetindeyse bunu uzatmadan yapmalı. Değilse de yapılan işin hakkı verilmeli... Çünkü etkinlik denilen işin çapı altındaki imzayla hiç örtüşmüyor.

Halkın gözü önüne sunulan bu panayır şaka gibi... Küf- pas içindeki demir direklerle (tetanos tehdidi var) bölünmüş, yan yana 100’ü aşkın dükkancık... Bu direklerin üstüne oturtulmuş kırık dökük tahtalardan “Türk evi” dekorları... Sözüm ona pencerelere perde diye takılmış yırtık pırtık bez parçaları... Bunlar gerçekten korkunç görünüyor...

Üstelik bu alelade bir etkinlik de değil. Kültürümüzce kutsal bilinen “Onbir ayın sultanı” payesi verilen ramazan ayına özel bir çalışma. En değerli kültürel öğelerimizden birine karşı böylesi bir özensizlik ve boş vermişlik yakışık almıyor. Aleni bir saygısızlığa dönüşüyor...

Bunları doğrulamak için festivalin girişine bakmanız yeterli.

Giriş diye gerçekleştirilen kocaman panodaki yazı şöyle:

“Ramazanayı mübarekolsun”…

Pes doğrusu! Cümle levhaya uzun gelince kelimeler bileştirilivermiş! (Ya da “Ayı” kelimesinin sesteş olmasından çekinilmiş! Bu olabilir mi? Kanımca; mümkün değil bu kadarı olamaz.)

Tamam, nüfusumuzun 5 milyonu okuma yazma bilmiyor ama bilen milyonlara karşı bir ayıptır bu.

Büyükşehir Belediyesi’nde istihdam edilenler iki kelimeyi doğru yazmaktan ya da yazdırtmaktan aciz olabilir mi? Elbette değildir... Sebep acizlikten ve cahillikten daha kötü  o zaman; yani sallamamak!

Ne biz Antalyalıları ne de ramazan ayının özelliğini sallayan var demek ki…

Sadece Antalya mı böyle?

Bence toplumumuzun geneline hakim bir hal bu... Söze, yazıya gelince esip gürlüyoruz. Kültürel değerlerimizin nasıl bozulduğuna ve yok olduğuna dair tüm haklı söylemleri yerli yerinde dile getiriyoruz... İşaret parmaklarımızı uzatıp bunun suçlusu olarak da yeni jenerasyonları gösteriyoruz... Gençlerin maddi ve manevi kültürel değerlerimize duyarsız kalışını ballandıra ballandıra anlatıyoruz...

Ama kendimize dönüp bakmıyoruz... Bizim sahip çıkmadıklarımıza gençler sahip çıkar mı? Hangi genç estetik terminatörü böylesi pespaye etkinliklerden  keyif ya da feyz alır sizce?

Bir konu da şu:

Televizyonlarda ramazan ayı boyunca devam edecek olan dini sohbet konulu programlara bir göz atın. İnsanlara din üzerine söz söyleyen, yorumlar yapan şahsiyetlere bir nazar edin...

Nasıl başka yüzleri, başka sesleri, başka telaffuzları var... Sanki bu dünyadan değiller. Hepsi yaşlı, hepsi müthiş yavaş konuşuyor, Türkçe sözcüklerimiz ağızlarının içinde yuvarlanıp başkalaşıyor... Korkutmak ister gibi, adeta tıslar gibi konuşarak, insanlara, gençlere dinimizi anlatıyorlar...

Doğrusu bu mudur?

Güzel olanı bu mudur?

Manevi değerlerimize karşı saygısızız maalesef..Ramazan ayına da hak ettiği değeri veremiyoruz...

Çok yazık, çok üzücü...

Yayın Tarihi
04.09.2008
Bu makale 506 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Her şey göstrermelik olmasa keşke, ya da bu kadar belli etmeseler kendilerini, yapmacık ve göstermelik tavırlarını. Sevgilerimle...

Özlem Akaydın 11.09.2008

ah be kardeşim geçenlerde bir sünnet mevlüdine gittim çok kariyerli, çok güzel sesli, ezan okuma yarışında birinci olmuş bir hocamız, hem de marmara bölgesinde: bülbül kasidesini okuyor kötü kurulmuş bir ses tesisatı ve alabildiğine bağırıyor, buraya kadar idare eder ancak arka fonda bi anda bekiren bülbül sesi, pes dedim bu iş benim bildiğim allah rızası için hoş seda ile insanlara sunulurdu pes kardeşim pes,hepsi şovmen bunlar şovmen.

ufufk sen 09.09.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!