Salman, Seferoğlu, Özlem

Tayin sonucu Antalya'ya yerleşen çok eski bir arkadaşım geçen sabah erkenden telefon açtı ve “Antalya'nın en iyi poğaçası nerede satılıyor?” diye sordu. Aklıma hiç kuşkusuz ilk gelen isim Salman oldu. Bir an tereddüt etmeden “Burada en iyi poğaça Salman'dan alınır” dedim...

Bu yanıttan sonra adresi sordu arkadaşım... (Beni Antalya için bilirkişi olarak atadığından beri ne nereden alınır, nereye ne zaman gidilir gibi konuları bana danışıyor. Ben de bundan büyük keyif alıyorum. Aynı zamanda bana yöneltilen bu sorularla 20 yıldır yaşadığım şehrin bende bıraktığı izleri de yoklamış, hatırlamış, bir anlamda Antalyalılığımın farkına varmış oluyorum.)

Sabahın köründe karşılaştığım bu soru vesilesiyle Salman Pastanesi’nin hayatımdaki yerine baktım. Tarifsiz, ince, yumuşacık bir duygu kapladı içimi. Anladım ki Salman benim unutulmazlarımdan.

Daha 90'lı yılların başında Salman küçücük bir yerde hizmet veriyorken keşfetmiştim ürünlerinin lezzetini... Vitrinindeki şuruplu tatlılar, içerdeki birkaç çeşit yaş pasta ve tezgahın üstündeki tam kıvamında pişmiş poğaçalarıyla pek çok Antalyalının hayatına keyif katan küçük güzelliklerin adresiydi Salman.

Şimdiyse büyüyen, gelişen, modernleşen yapısıyla şehrin en iyi pastanesi, en gözde mekanı.. Uzağında olsun hemen yanı başında olsun Salman'a rakip olmaya soyunan pastaneler hep oldu. Buna rağmen hiçbiri Salman'ın gönüllerde kurduğu tahtı sallayamadı...

Çünkü bu mekanda halka sunulan, sadece yapısal mükemmelliyet ve işleyişteki profesyonellik değil...

Belki de şahsi yaşantılarım, alışkanlıklarım sonucu bende böylesi bir duyguya yol açıyor, bilemiyorum ama; Salman'ın o Mevlevi gönül gibi sonuna kadar açılmış kapısından içeri giren, yakın bir aile dostunun evine girmiş gibi olur. En kalabalık olduğu zamanlarda bile havaya yayılan “sukunet” asla bozulmaz; hep daimdir. Genciyle yaşlısıyla, güleniyle gözü yaşlısıyla, turistiyle yerlisiyle, geçmişiyle şimdisiyle herkese yer veren, insanları adı konmamış bir ortak paydada böylesine sessiz ve itirazsızca bütünleştiren başka bir yer var mı Antalya'da!

Telefonda bu düşünceler zihnimden hızla geçerken bir yandan da arkadaşıma Salman'ın adresini vermeye çalıştım. Tabi onun anlayacağı usulle:

“Hani Işıklar Caddesi'nde yürümüştük de sen ‘Burası İstanbul'un Bağdat Caddesi yerine geçiyor sanırım Antalya için’ demiştin. Sonra caddenin ortasından geçen tramvayı görünce ‘İstiklal Caddesi'ni de andırıyor’ diye eklemiştin. İşte o caddenin üzerinde eski Öğretmen Evi'nin sırasında, Atatürk Evi'nin tam karşısında" diye Salman'ın adresini tarifledim.

Ardından “Ama...” dedim. “Beş çayı için birşeyler almak istiyorsan da Seferoğlu.”

Seferoğlu da Antalya'nın markalaşmış isimlerinden ve yeri dolmaz kendine has tatları üreten pastenelerinden biri... Salman gibi kafeleşmemiş fakat sadece satış yaparak uzun yıllardan beri varlığını sürdüren bir mekan... Özellikle tahinli kurabiyesi ve tek lokmalık mini poğaçaları rakipsiz... Sonra şambaba kurabiyesi de Seferoğlu farklarından biri...

Salman ve Seferoğlu dedikten sonra Meltem' kadar uzanıp bir de Özlem demezsem sanki bir şeyler eksik kalacakmış gibi geldi ve arkadaşıma “Yolun Meltem' e düştüğünde de Özlem'e uğramadan geçme. Hele ki vişneli muffinleri muhakkak tatmalısın” demeyi ihmal etmedim.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
11.12.2009
Bu makale 6996 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!