Sükseye gerek yok

“Siz yeter ki okuyun, biz çıt çıkarmayız”.

İş Bankası tarafından gerçekleştirilen kampanyaya ait reklam filminin sloganı bu.

Kampanyada; karnesini İş Bankası’na getiren her çocuğa  kitap hediye ediliyor.

Hayatlara ne güzel bir dokunuş.

Karnesini alıp İş Bankası’na götüren ve aldığı kitabı okuyan bir çocuk için bu elbette unutulmaz hatıralar içinde yer alacaktır.

İş Bankası’nın, mevcudiyetini zihinlerdeki hoş bir hatıra ile geleceğe taşımak istemesi  ne güzel.

Vaat edilen şeyse; bir kitap. Kıymet bilenler için kıymetli bir hediye.

Ayrıca, kaybolmaya yüz tutmuş kültürel davranışlarımızdan biri değil mi; karneyi büyüklere göstermek ve karşılığında hediye almak.

Reklam filmi öyle çok yönlü mesajlar içeriyor ki; metin yazarını başarısından dolayı takdir etmemek elde değil.

Mesajın “Siz yeter ki okuyun” kısmı mesela.

Bunu kitap okumak olarak algılayabileceğimiz gibi tahsil yapmak, okul bitirmek, meslek kazanmak olarak değerlendirmek de mümkün.

Ben  ikinci şekliyle algıladım daha çok mesajı.

Çünkü çocuklara “..Biz çıt çıkarmayız” diye söz veren yetişkinler (Sezen Aksu’nun o unutulmaz şarkısı Şinanay’daki sözlerle ifade etmek geldi içimden ) simitçi-kahveci-gazozcu.

Okumamış, okuyamamış, iyi bir meslek edinememiş, hayatı ıskalamış ve bunun pişmanlığı içinde olan (olması gereken) ebeveynler. Avukat-doktor-mühendis-köşe yazarı gibi tuzu kuruya alan sınıftan değil.

Ebeveyn dedim ama reklamda sadece erkekler kullanılmış.

Bu da reklama ustaca dahil edilmiş subliminal mesajlardan biriydi.

Okumak aleyhine en çok gürültü çıkaranların (engel olanların, karşı çıkanların) erkekler olduğunun altı çizilmiş burada da.

Daha önce film hakkında yorum paylaştığım Haşmet Babaoğlu “çıt çıkarmayız” sözünü gürültü yapmayız olarak ele alıp mesajın yanlışlığına dikkat çekiyor. Böyle muğlak ve genel algıyı yakalayamayan bir reklam filminin kampanyaya ancak mali bir külfet olacağını ileri sürüyor. “Bilakis ‘okumanın’ en gürültülü yerlerde bile mümkün ve hatta tercih edilir olduğunun altı çizmeliydi reklam filminde” diyerek,  bu reklam filmiyle metin yazarının başarısız bir çalışmaya imza atmış olduğunu  iddia ediyor.

Genel algının filmi algılayışına dair elimizde somut veriler yokken savunulanlar kanaatten öteye geçemiyor elbette.

Önce gerçeklerimizin algılanması gerekiyor.

Bu toplumun bir gerçeği de okula gönderilmeyen 1 milyon kız çocuğunun olduğu.

Gerçek bu kadar sivriyken; temalı parklardaki yemyeşil çimlerin üzerinde, fıskiye sesleri eşliğinde, ya da metroda eve dönerken veya kısaca (ve kabaca!) her an ve her hal içinde kitap okuyun mesajı verecek bir reklam filmi lükse kaçardı. Hatta sükseye..!

 

Yayın Tarihi
16.06.2009
Bu makale 5128 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!