Demokrasi ve gizem

Herkesin kendine göre ya da kendi hedefleri doğrultusunda demokrasiyi tanımladığı günlerdeyiz. Anlaşılmaz, sapmış tanımların yanında tam hedefi bulan tanımlar çoğunlukta.

Özellikle belli seviyede bir bilgiye, tecrübeye ve muhakeme gücüne ulaşan, bir başka deyişle bilinç dünyasını alacakaranlıktan aydınlığa çıkaran değerli kişiler demokrasinin ne olmadığından yola çıkarak tanımlarını nasıl güzel, kusursuz ve pürüzsüz bir netlikle aktarıyorlar…

Ancak böylesine kusursuz tanımlar ilk kez yapılmıyor.

Teoride demokrasinin tanımıyla ilgili bir sorunumuz yok.

Asıl sorun pratikte yaşanıyor…

Kavramların pratikteki işleyiş sorunlarını çözmenin kolay olmadığına ve daha uzun yıllar pek çok kavram gibi demokrasinin de durmaksızın bir ümitle ve defalarca tanımlanma gereğinin hissedileceğine artık eminim.

Geçen hafta önce Beyaz Şov’da sonra ana haber bültenlerinde izlediğimiz ilkokul öğrencisi Gizem bende derin bir ümitsizliğe yol açtı.

Sınıf öğretmeni Gizem’i başkan (ya da başkan yardımcısı) olarak seçmiş. Bu tepeden inme başkanlık, sınıftaki bazı çocuklar tarafından eleştirilmiş. Atalay’ın başta olduğu bu çocuklar “Gizem fakir olduğu için öğretmen onu başkan seçti” diye iddiada bulunmuş.

Öğretmenin çektiği ve televizyonların yayınladığı videoda, Gizem tahtaya çıkmış arkadaşlarının bu iddiasına yanıt veriyor.

İnanılmaz bir demogoji…

İnanılmaz bir pervasızlık…

İnanılmaz bir -öğretmene- biat …

İnanılmaz bir barbarlık…

İzlerken başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Hele ki “Vali’nin kalıbına tüküreyim” sözlerini işitince.

Bu nasıl bir kendini bilmezlik halidir. Bu neyin öykünmesidir.

Elbette sadece Gizem’in tutumu değil beni böylesine utandıran, öfkelendiren, ümitsizliğe düşüren.Asıl utandığım şey aydınlansın diye eline teslim edilen taptaze, pırıl pırıl bir zihni acımasızca ve geri dönüşsüzce kirleten öğretmenin varlığı ve aymazlığı.

Gizem konuştukça öğretmen sınıfa “alkışlayın” diye bağırıyor. Çünkü Gizem tam da onun istediği, onun doğru bildiği gibi konuşuyor.

“Biz fakiriz” diyor. “Ayakkabılarım sizinkiler gibi parlak değil. Babam çaresiz, inşaatta çalışıyor. Büyük kazalar atlatıyor. Kan revan içinde kalıyor. Hal böyleyken benim başkanlığıma muhalefet etmek insanlığa sığar mı Atalay, sığar mı bilmemkim…”  diye sürdürüyor Gizemcik konuşmasını…

Ne alakası var ey güzel Gizem…

Bir öğrenci zengin olduğu için başkan seçilemez. Fakir olduğu için de…

Keza başarılı diye de değil…Ya da çok şirin diye…

Başkan, aldığı oylarla seçilir… Demokrasi  işte bu kadar kolay bu kadar basit…

İnsanlığa sığan, insanlığa yakışan da bu...

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
05.02.2010
Bu makale 5357 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!