ASMEK ve ebru

Menderes Türel başkanlığındaki eski yönetimin Antalya’ya kazandırdığı önemli bir proje de ASMEK oldu. Açılımı; Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları olan bu proje şehrin sosyo-kültürel gelişimine katkı sağladı.

Ne güzel ki ASMEK  Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın tarafından da desteklendi ve devamı sağlandı.

Ahşap yat ve tekne yapımından ebruya, bilgisayarlı muhasebeden yabancı dile, bağlamadan protokol ve görgü kurallarına kadar sayısız alanda ücretsiz kurslarıyla halka sunulan bu çalışma, verilen çabanın karşılığını da görüyor. Antalya’da yaşayan çoğu insan; kendisi, çocukları, ya da eş-dost vesilesiyle bu güzel kurslardan haberdar ve takdirle söz etmekte.

Şu gerçek ki Anadolu kültüründe sanat çok önemli bir yere sahip. Pek çok sanat dalının doğuşuna mekan olmuş tanıklık etmiş bir kültürün mirasçılarıyız.

Antalya’yı benzersiz kılan, yeryüzünde biricikleştiren sadece doğal yapısı ve doğal üstünlükleri olmamalı. Aynı zamanda burada yaşayanların taşıdığı potansiyel de kentin aurası içinde yer alabilmeli.

Bu kentte yaşayanların düşünceleri, duyguları, yetenekleri, emelleri  ses bulmalı, hayata karışmalı.

Ancak öyle olursa Antalya zaten var olan özgünlüğünü muhafaza etmeyi başarabilir. Aksi halde dünyadaki başka yerlerin (örneğin Dubai’nin) veya beğenilen bir başka şehrin (örneğin Eskişehir’in) taklit edildiği, dolayısıyla da heba edilmiş bir şehir olmaktan kurtulur.

Sadece dışsal kazançlar için de değil. Kişisel gelişimimiz için sanatın olumlu katkısı yadsınabilir mi? Tanıdığınız, bildiğiniz sanatseverlere, sanatçılara bakın; hayat kaliteleri, ortalama ömür süreleri sıradan yaşayanlara fark atıyor.

Sanatçı bir arkadaşım şöyle söyler hep:

Sanata eğilmek insanı insanlaştırır. Güzelleştirir. Boş hislerden kurtarır. Hayata karşı teselli eder. Bilmeyen insanlar bazen teselliyi yanlış yerde ararlar. Alkole sığınırlar, kumara, sigaraya ya da başka insanlara. Geçici teselliler karşısında ağır bedelleri ödemeye göze alırlar. Bilen insan ise sanata yönelir. Sanat aldığını misli olarak geri verir. Sanat bonkördür. Hırpalamaz. Korur, geliştirir, ileriye taşır. Sanata yakın olan kendine yakın olur. Kendine yakın olansa başkalarına ve her yere, her şeye. Dünya baştan aşağı bir sanat eseriyken biz nasıl olur da feyz almaz ve sanata sırt dönebiliriz. Bu kendimizi inkar olmaz mı?

Evlerimize bakıyorum. Kendi evime, gittiğim evlere. Sanata dair çok az şey var. Öylesine alınmış pazar malı birkaç süs eşyası veya tablo.

Hikayeleri yok. Sözleri yok. Ev sahibiyle aralarında en ufak bir hukuk yok. Zihnimizde hiçbir anlam taşımayan nesneler.

Tüm bu düşüncelerden sonra yıllarca uzağında olduğum sanat dallarına yakınlaşma cesaretini buldum.

Kitap okumak elbette her daim.

Ama kendi elimden çıkmış bir ebruyu evimin duvarına asmak istiyorum şimdi.

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
04.06.2009
Bu makale 897 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!