Kentsel mutluluk

Antalya’nın uzunca zamandır içine girmiş olduğu kentsel gelişim süreci, takip edenler için heyecan verici…

Yaşadığımız şehrin gelişimine, dönüşümüne ve kalkınmasına şahitlik etmek değerli bir birikim oluyor…

Yapılanlara ve yapılacaklara bakılırsa, Antalya altyapı sorunlarının çoğunu çözüyor ve çözmeye dair projeler üretiyor.

Bu konuda bir sıkıntı görünmüyor.

Ama kentin üstyapısına dair ciddi sıkıntılar var…

Kentin düşünce, felsefe, sanat, ahlak, vicdan, hak-hukuk gibi entelektüel birikimini oluşturan üstyapıya dair yatırımlar ve projeler yetersiz, hatta yok denecek kadar cılız görünüyor.

Türel döneminde, özellikle Ebru Türel’in öncülüğünde hayata geçirilen ASMEK’in  (Antalya Sanat ve Meslek Edindirme Kursları) bu kentin sosyo-kültürel birikimine katkısı tahmin ettiğimizden büyük…

Yine, AKM ve Haşim İşcan Kültür Merkezi’nin katkısı da ortada…

Bu tür yerel yatırımların, projelerin devam etmesi kentin kalkınması açısından zorunlu…

Çünkü kalkınma yaşam kalitesiyle, nitelikle ilgili bir kavram…

Nice zengin şehirler olur… Parkları, mimarileri, iş merkezleri, köprüleri, kavşakları vs ile göz kamaştırıcı hale gelmiştir… Zengin bir kent görünümündedir ama kalkınmış değildir; geri kalmıştır…

Geri kalmışlığı belirleyen şey altyapıdan ziyade üstyapıdır çünkü…

Geri kalmışlık öyle ki o coğrafyada yaşayanların düşünce üretmesini ve sunmasını engeller…

Sanatla insanlar arasına imkânsızlıklardan oluşan uçurumlar koyar.

İnsanlar arasında olması gereken sosyal adalet asla yeşeremez; güçlü güçsüzü ezer…

Toplumsal vicdanın yerinde yeller eser; gemiyi kurtaran kaptandır…

Antalya sosyo-kültürel anlamda geri kalmış değil elbette… Ama kalkınmasını sağlamış bir kent de değil… Bu süreç içinde diyebiliriz…

Kısaca şunu vurgulamak istiyorum:

Caddelerimizin güzelliği ve temizliği önemli.

Trafiğin akışı da…

Sonra parklar, bahçeler elbette olmalı, çoğalmalı…

Ama tüm bu gereksinimler diğerlerini unutturup, önlerine geçmemeli…

Bakımsızlık içinde yeni doğan bebekler, çaresizlik içinde yeni anne olanlar…

Temel gıda maddelerinden (sütten, mevsim meyvelerinden bile) ve sosyal imkânlardan yoksun kalan çocuklar…

Ne aileleri, ne gönüllüler ne devlet tarafından sahip çıkılmamış sokak çocukları ve insanları…

Maddi yetersizlik kaygısıyla strese, psikolojik sıkıntılara düşmüş üniversite öğrencileri…

Çalışma hayatı içinde mağdur edilen, onuru çiğnenen kadın çalışanlar…

İşsizler…

En güvenli sayılacak evlerinde, gözlerden uzak ruhları incinmişler…

Aile içi şiddet altında olanlar…

Tüm bunlar ve benzerleri kentin vicdanıyla, ahlakıyla ilgili olanlardır…

Bunlara sırtımızı dönmek mümkün değil…

Ama ilgileniyormuş gibi yapmak da çözüm değil…

Üstelik bunlar, “gönüllülük” ölçüsünde yapılacak keyfe keder işler de değil…

Bunlar bir kentin vicdanını ve ahlakını yerel yönetimler eliyle- ortaya koyar.

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
04.09.2009
Bu makale 5072 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!