Kaybolan değerler

Öğrenciliğin her döneminin kendine has güzellikleri ve zorlukları oluyor...

Ancak, geçen zamanla birlikte öğrenci olmanın getirdiği sorunlar büyüyor ve çeşitleniyor gibi...

Uzunca zamandır kendiliğinden içinde olduğum ortamlardan edindiğim gözlemleri değerlendirdiğimde, birçok toplumsal değerin erozyona uğradığını görüyorum...

Elimizden kayıp giden en has değerlerden biri “merhamet”...

Büyüklerin birbirine, doğaya, varolmaya karşı merhametsizliği artık hepimizin malumu...

Küçüklerinse bu denli hızlı ve hevesli merhametsizleşmesi çok şaşırtıcı ve kaygı verici.

Toplumun ve toplumsal yapının devamını sağlamak gayreti içinde bocalarken dayanak alınan duygusal referansların yerinde şimdi yeller esiyor. Vicdan her geçen yılla birlikte işlev gücünü kaybediyor... Dolayısıyla toplumu birarada ve işler vaziyette tutmak adına her alanda yeni yeni kurallar icat etmek ve bunları uygulamaya koymak zorunda kalınıyoruz.Pratik işlevselliği neredeyse sıfır olan işe yaramaz kurallar...

Kendi jenerasyonumun ilkokul yıllarını referans aldığımda bugünkü çekişmelerin o günlerde de aynen var olduğunu söyleyebilirim...

Arkadaş çekişmeleri dediğimiz ufak-tefek kavgalar, küslükler, kalp kırılmaları o zaman da  vardı... Ama asla bugünkü kadar kasıtlı, yıkıcı ve yok etmeye yönelik; bir başka deyişle şiddet eylemi sayılacak ölçüde değildi.

Böyle bir boyuta ne ebeveynler göz yumardı, ne öğretmenler ...Ne de çocuklar böyle bir fenalığı kendilerine yakıştırabilirdi...

Şimdi ise "başkalarını ezdiğin, geçtiğin ve bertaraf ettiğin sürece varsın" düşüncesini bir şekilde içselleştiren çocuklar bunu gerçeğe dönüştürmekle meşguller...

Vardığım bu kanaatte, yaptığım gözlemlerde ne kadar haklıyım tam bilmiyorum. Ama bunlar doğru ise çocuklarımızı vicdandan, merhametten, sevmekten bu denli uzaklaştıran, başkalarının mutsuzluğunda mutlandıran, kalplerine fesatlığı bu kadar başarıyla aşılayan şey ya da güç ne olabilir, bilmek isterdim!

“Başarmak için geçmelisin... Kazanmak için yenmelisin...” Sistemin ve büyüklerin bu ve benzeri şartlamaları, sanırım çocuklar arası yaşanan sevgisizliğin ve dolayısıyla gelen merhametsizliğin nedenlerinden başta geleni...

Özellikle okul çağındaki çocukların birbirlerine olan acımasızlığına kulağımla şahit oluyor, gözümle görüyorum...

Kim neye sahipse, kimin diğerine göre artısı varsa, o artıyı eline alıp savuruyor bir balyoz gibi...

Acıtmak için, mutsuz etmek için hatta yok etmek için...

Çocuklarımız sanki var olduklarını ve kim olduğunu ancak bu yolla algılayabiliyor...

Bu hafta Başbakan'ın 'Roman'lara yönelik yaptığı konuşma ve sergilediği sevecen tutum, tam da  bu gidişata vurgu yaptığı için önemliydi ve beğenimi kazandı. Belki gerçekten böyle küçük hatırlatmalara ve motivasyonlara ihtiyacımız olduğu; duyguların yol göstericiliğini kaybettiği, sevme refleksinin topluca yitirildiği bir dönemdeyiz.

Çocuklarımızın sevmeyi; koşulsuz sevmeyi öğrenmeleri ve bu duyguyu hayata aktarabilme yeteneğini kazanmaları, geleceklerine dair yapabileceğimiz en büyük yatırım gibi görünüyor...

Ancak elbette öncelikli mesele; biz yetişkinlerin sevme yeteneğine ne derece sahip olduğu.

 

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
18.03.2010
Bu makale 5108 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!