ALGI

AİLE KURUMU BİTİYOR

Aile kavramı;
Bütün toplumlarda en fazla evrensellik gösteren kurum olma özelliğini taşımaktadır.
Aile kavramının doğuşu binlerce yıllık geçmişe sahiptir.
İslam inancına göre ilk aile kuran Âdem ile Havva olmuştur.

Resmî nikâhlı eşlerden ve çocuklardan oluşan, toplumun en küçük birimine aile denir.

Ailenin temeli, aile birliği içinde bireyler arasındaki ilişkileri ve bağları şekillendiren temel değerler,
inançlar ve duygusal bağlardır.

Aile kavramı, büyüklük ve yapısal özelliklerine göre aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir:
• Büyük Aile
• Geniş Aile
• Bölünmüş Aile
• Modern Aile

Aile olmasaydı ne olurdu?
Ailenin olmadığı yerde, çocuklar sağlıklı gelişememektedir.
Aile, kişilik gelişiminin oluştuğu ortamdır.
Aile, birey ve toplumu oluşturan yapı taşıdır.
Ailenin olmadığı yerde toplum oluşamamaktadır.
İnsan sosyal bir varlık olamamaktadır.

Aile yapısı neden değişti?
Küreselleşme, modernleşme ve bireyselleşme gibi süreçler, aile yapılarını dönüştüren başlıca
etkenlerdir.

Günümüzde modern aile;
• Karı, koca ve genellikle bir çocuktan oluşur (çekirdek aile).
• Eşlerin her ikisi de çalışmaktadır.
• Her iki eş de ekonomik açıdan bağımsızdır.
• Cinsiyet eşitliğine dayalı bir yapı söz konusudur.
• Aile içi ilişkiler daha demokratik bir nitelik taşımaktadır.

Modernleşme, aile yapısını daraltmıştır.
Aile içi ilişkileri farklılaştırmıştır.
Bu durum, aile kavramının yozlaşmasını getirmiştir.
Yozlaşan Avrupa aile yapısının çökmesi kısa sürede olmamıştır.

Çöküşün başlıca nedenleri;
• Bireysel özgürlük,
• Hiçbir sınır tanımayan serbestlik,
• Dinden uzaklaşma,
• Aile kavramının özündeki kutsallığın yitirilmesi,
• Homoseksüelliğin normal algılanmasıdır.

ABD ve AB toplumlarında aile kavramı hızla çökmektedir.
Boşanma oranları çoğalmıştır.
Evlilik dışı ilişkiler hızla artmaktadır.
Yeni doğan çocuk sayısı azalmaktadır.
Yeni doğan iki çocuktan birisi evlilik dışı bulunmaktadır.

OECD Verilerinde;
Evlilik dışı doğum oranı
• AB’de %40,5,
• ABD’de %40,3’tür.
Gençler özelinde bu oran %90’lara çıkmaktadır.

AB’de aile ortamında yetişmeyen çocukların;
Okulda başarı düzeyleri daha düşük,
Ruhsal sorun yaşama oranları yüksek,
Uyuşturucu bağımlılık oranları yüksektir.
Bu çocuklar toplumsal sorun olmaya dönüşmeye başlamıştır.

Batıdaki kurumlar aile birliğinin kalkmaması için çözüm yolları aramaktadır.
Aileyi teşvik edici yasalar çıkarılmaktadır.
Ancak başarı sağlanamamaktadır.

Bunun yanı sıra, eşcinsel evliliklerin önünün açılması,
Uyuşturucu kullanımının yasal hale getirilmesi de toplumsal yozlaşmayı hızlandırmaktadır.

Ülkemizde Türk aile yapısı;
• Çekirdek Aile %60
• Ataerkil Geniş Aile %19
• Geçici Geniş Aile %13
• Parçalanmış/Eksik Aile %8
şeklindedir.

Türklerde geleneksel ataerkil aile yapısı hâkimdir.
Baba, Evin Reis’idir.
Ailenin temel ihtiyaçlarını gideren bir koruyucu durumundadır.
Kararların verilmesinde, son söz babaya aittir.
Türk Ailesinde kadına da ayrı bir değer verilmektedir.

Aile “sükûnet bulma” olarak tanımlanmıştır.
Evlilik; sevgi, şefkat, merhamet temelinde kurulmuştur.

Aileyi ayakta tutan dört temel değer;
• Karşılıklı sevgi,
• Hoşgörü,
• Güven,
• Özveri’dir.

Aile, kişinin huzur bulduğu ortamdır.
Aile, neslin devamı için vesiledir.
Aile, toplum için sağlıklı bireyler yetiştirilmesini ve ahlaki değerlerin aktarılmasını sağlar.
Aile, kişiyi kötülüklerden koruyan bir kurumdur.
Türk toplumunda genelde ataerkil geniş aile yaşam biçimi vardı.
Çalışan aile bireyleri işlerine dağılırdı.
Evde çocuklar dede ve neneler ile baş başa kalırlardı.
Aile büyükleri çocuklara aile kültürünü aktarırlardı.
Çocuklar temel ahlaki değerleri aile büyüklerinden almış olurlardı.
Çocukların kişiliğinin oluştuğu 3-6 yaş aralığı, aile büyüklerinin desteği ile tamamlanırdı.
Günümüzde toplum büyük oranda çekirdek aileye dönüştü.
Çocuklar bakıcıların elinde bakıcının kültürünü alıyor.
Kreş ve benzeri yerlere bırakılan çocuklar ise melez bir kültür alıyorlar.
Özellikle okul öncesi eğitimde,
“Türk medeniyeti” değerlerinin öğretilmesi çok önemlidir.

Ülkemizde, diğer ülkelere göre;
Evlilik dışı doğum daha düşük.
Boşanma olayları oranı daha az.
Yeni doğan çocuk sayısı oranı düşük.

Ancak; bu oranlar son yıllarda hızla artış göstermektedir.

Evlilik dışı yaşamın doğal olduğu izlenimi veren, toplumu fark ettirmeden dönüştüren TV dizileri ve programlarına karşı adımlar atılmalı.

Çocuklara ve gençlere eğitim yoluyla “Türk medeniyeti” değerlerinin doğru bir şekilde öğretilmesine
başlanmalıdır.
Son yıllarda sosyal medya sosyal felakete dönüşme sürecindedir.
Ülkenin yöneticilerinin, uzmanların önerilerini dikkate almalarını umuyorum.
Aile toplumun temel taşı kabul edilmektedir.
Asıl beka sorunu aile kurumunun yok olmasıdır.

SÖZÜN ÖZÜ;
Aile, kültürümüzde “sükûnet bulma” alanı; sevgi, şefkat ve merhamet temelinde kutsal bir
yuvadır.

Yayın Tarihi
21.07.2025
Bu makale 257 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
KALEMİNİZE SAĞLIK

ömer özer 21.07.2025

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!