Tarih tekerrürden ibarettir sözü geçmişte yaşanmış olan bir olayın veya durumun gelecekte de tekrar edebileceği anlamına gelmektedir. Sanılır ki bu olaylardan ders alınır. Hâlbuki aksine olay bize sadece eskide olanları hatırlatır ve bu bir hata ise tekrarlamaya devam ederiz.
Sene 1988-1993 arası, Turgut Özal Cumhurbaşkanı. Özal 1989 seçimlerinde liberal ekonominin savunucu olarak iktidara gelmişti. Parayı manipüle ederek ülkeyi kurtaracağını sanıyordu. Olaylara kısaca bir bakalım: Döviz sabit tutularak TL sı değerini koruduğu sanıldı. Enflasyon ise %70 civarında her sene devam etti. O senelerde bir otoyol ihalesini $ cinsinden alan yüklenicilere ilave ödeme yapılınca kıyamet koptu. Nasıl olurda $ la yapılan bir ihaleye ek ödeme yapılabilirdi? Bu haksızlık ve kayırmacılıktı! Bakanlardan Sefa Giray, Cengiz Altınkaya ve Atalay Coşkunoğlu kamuoyu önünde üçkâğıtçı, sahtekâr durumuna düştüler. Namuslu insanlar için ne kadar zor bir durum. Sonuç bu bakanlar cezalandırılmaları için Yüce Divana verildi.
Aslında bu; ithalatçılar hariç, bütün işletmeler için geçerliydi. Biz de o dönemde 60 odalı Lara Otelini işletiyorduk. Müşterilerimiz yabancı olduğu için fiyatlarımız “$”, Masraflarımız “TL”’sı idi. Otel dolu olmasına rağmen her sene ziyan ettiğimizi gördük. Durumu Sayın Cumhurbaşkanına arz ettiğimiz zaman verdiği cevap çok ilginçti: “Şimdiye kadar çok kar ettiniz simdi de biraz zarar edin”. Bu nedenle; iflas etmeden, turizmden ayrılmaya karar verdik.
Dolarla çalışan ve senelik geliri 1000 $ olan bir işletmeyi örnek vererek olayı daha iyi anlatmaya çalışacağım.
(Kurlar haziran ayına göre hesaplanmıştır.)
Kısaca söylemek gerekirse, enflasyon kur artışından fazla olursa durum böyle oluyor. Bu şartlarda; ağzınızla kuş tutsanız, fiyatları artırmadan kar etmek mümkün gözükmüyor. O da dünya konjonktürüne göre her zaman mümkün olmuyor. Ekonomistler sorunun çözümünü bilmiyorlar mı? Bu günkü duruma ne kadar çok benziyor değil mi?
Allah sonumuzu hayır eylesin.