Bu günlerde dünyada ve ülkemizde önemli olaylar oluyor. İsrail vahşeti bütün hızıyla devam ediyor ve dünyayı bezdirmiş durumda. 40 bin masum Filistinlinin İsrailliler tarafından öldürüldüğünü düşününce endişelenmemek mümkün değil. Buna katliam da soykırım da diyenler var. Konuyu daha iyi anlamak için bazı bilgileri hatırlatmak istiyorum:
- Hamas veya resmî adıyla İslamî Direniş Hareketi, Filistin Ulusal Yönetimi'nde seçimle belirlenmiş Filistin Parlamentosunda çoğunluğu elinde tutan Filistinli paramiliter örgüt ve Fanatik Radikal Sünni İslamcı Militarizm siyasi parti. Hamas Siyasi Büro Başkanı Haniye’nin Tahran’da öldürülmesinin ardından artan bölgesel savaş endişelerinin ortasında Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, TBMM’de Gazze’ye gideceğini söyledi ve ulusal uzlaşı mesajı verdi.
- Hamas birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından bir terörist örgüt olarak kabul edilmektedir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Kanada ve İsrail gibi ülkeler Hamas'ı terörist bir örgüt olarak tanımlamaktadır. Ancak, bazı ülkeler ve gruplar Hamas'ı bir direniş hareketi olarak görmektedir (Türkiye gibi).
- Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 2004 yılında Filistin'e ilişkin bir karar vermiştir. Divan, İsrail'in Batı Şeria'da inşa ettiği duvarın uluslararası hukuka aykırı olduğu sonucuna varmış ve bu duvarın yıkılması gerektiğini belirtmiştir. Kararda, duvarın Filistin topraklarının ilhakı anlamına geldiği ve Filistin halkının haklarını ihlal ettiği vurgulanmıştır. Ayrıca, Divan, İsrail'e bu duvar nedeniyle Filistinlilere verdiği zararları tazmin etme yükümlülüğü getirmiştir. Bu karar bağlayıcı olmamakla birlikte, uluslararası toplumda önemli bir etki yaratmış ve İsrail'in bu inşaatına karşı geniş çaplı eleştirilerin artmasına neden olmuştur. Ancak İsrail, Divan'ın bu kararını reddetmiş ve duvarın güvenlik gerekçesiyle inşa edildiğini savunmuştur.
- İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği askeri operasyonlar ve bu operasyonlar sırasında sivillere yönelik şiddet, bazı uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri tarafından "savaş suçu" ve "insanlık suçu" olarak nitelendirilmiştir. Ancak bu suçların "soykırım" olarak kabul edilmesi oldukça tartışmalı bir konudur.
- Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Human Rights Watch gibi önde gelen insan hakları örgütleri, Avrupa Birliği , İsrail'i kınamış ve işgal altındaki Filistin topraklarında insan hakları ihlallerine son verilmesi çağrısında bulunmuştur ve işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen olası savaş suçlarının incelenmesi teklif edilmiştir. Ancak bu konuda atılan adımlar, genellikle siyasi dengeler nedeniyle bağlayıcı bir sonuç doğurmamıştır.
- Türkiye; İsrail ile siyasi ve ticari sıkı ilişkilerine rağmen, Hamas’tan yana tavır koymuş ve İsrail’i sert dille kınamıştır. Bununla kalmamış bu zulme çare bulamayan dünya devletlerini ve örgütlerini de eleştirmiştir. AKP yetkilileri, Her zaman mazlumdan yana ve haksızlığa karşı duran, insan haklarını savunan, hukukun üstünlüğünden ayrılmayan, vicdan sahibi bir anlayışa sahip; neredeyse dünyada, tek ülke olduğumuzu savunmuşlardır.
Yılmaz Özdil bir konuşmasında “gas lighting” diye bir deyimden bahsetti. Bunun anlamı hiç olmamış şeyi olmuş gibi, olmuş şeyi de hiç olmamış gibi algılatmak sanatıymış. Bu yazıyı AKP’ nin bu konuda ne kadar başarılı olduğunu anlatmak için yazdım. Birkaç örnek vermeye çalışacağım:
- Av. Can Atalay Danıştay tarafından suçlu bulundu ve hapse atıldı. Can Atalay’ın müracaatı üzerine Anayasa Mahkemesi Can Atalay’a tahliye kararı verdi. AKP liler ve MHP liler kıyamet kopardı nasıl Anayasa Mahkemesi Danıştay’ın ceza verdiği birisini affedebilirdi? Böyle hukuksuzluk olur muydu? AYM sini kapatmayı bile düşündüler. Halk böyle dürüst düşünen bir iktidara sahip olduğu için gururlandı! Buraya kadar her şey inandırıcı ve doğru. Hâlbuki Can Atalay’ın cezası affedilmedi ki. AYM’ si hak ihlali yapılmış olduğu için Can Atalay’ın tahliye edilmesini istedi. Çünkü kanuna göre Milletvekili seçilen birisi tutuklanamazdı. İşte size bir “gas lighting”.
- AKP liler; toplantıyı sabote etmek için, Can Atalay oturumunda kavgayı CHP çıkarttı dediler. Çünkü eğer isteselerdi (MHP oturuma katılmadığı için) çoğunluğu sağlayıp önergeyi meclisten geçirebilirlerdi dendi. Ekranda AKP’ li idare amirinin TİP konuşmacısı Ahmet Şık’ ın boğazına sarılıp yumrukladığını görmesek inanabilirdik. Böyle binlerce “gas lighting” örneği var.
Zalim olmak için sadece çocukları ve kadınları öldürmek gerekmiyor ki. Suçsuz insanları hapse atıp hayatlarını mahvetmekte bir zalimliktir. Yaşlı hasta insanları ısrarla hapiste tutmak da ayrı bir zulümdür. Barış örgütlerinin ve Lahey mahkemesinin kararlarını dinlemeyen İsrail bir hukuk suçu işliyor. Pekiyi AYM’si ve Lahey kararlarına nanik yapan bizim hükümete ne yapıyor?
Dünya Adalet Projesi (World Justice Project) Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 128 ülkeyi değerlendiriyor. 2023 yılında Türkiye, hukukun üstünlüğü bakımından 117. sırada yer aldı.
Freedom House Raporunda ülkeleri özgür, kısmen özgür ve özgür olmayan olarak sınıflandırır. 2023 yılında Türkiye, "özgür olmayan" kategorisinde yer alıyor. Basın özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi alanlarda ciddi kısıtlamalar olduğu belirtiliyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Raporlarında Türkiye'yi insan hakları ihlalleri açısından sürekli olarak eleştiriyor. Özellikle ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, adil yargılanma hakkı gibi alanlarda ciddi sorunlar yaşandığına dikkat çekiyor.
Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü) raporlarında Türkiye’deki insan hakları ihlallerine odaklanıyor. Keyfi tutuklamalar, adil olmayan yargılamalar, toplanma özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar gibi konular sık sık gündeme getiriliyor.
V-Dem Enstitüsü (Varieties of Democracy) yıllık demokrasi raporlarında Türkiye, demokrasinin gerilemesi ve otoriterleşme eğilimleri açısından alt sıralarda yer alıyor. İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında gerilemeler yaşandığı vurgulanıyor.
AKP’ lilere sunulur, utanılacak bir durum değil mi?
Sağ olsun “gas lighting”