Müthiş yarışmalarıyla, rekorlarıyla güzel anılarıyla Paris olimpiyatlarını geride bıraktık. Paris şehriyle bütünleşen bu olimpiyat ayrı bir güzellik taşıyordu ve bence insanları büyüledi. Biliyorsunuz olimpiyatlar antik Yunandan bizlere kalan bir miras. Yunanlılar sanata önem verdikleri gibi spora da çok önem vermişler. Avrupa eğitiminin ve kültürünün temelinde de bu yatıyor.
Sporun insana sağladığı faydaları şöyle sıralayabiliriz: vücudu güçlendirir, kasları geliştirir ve genel sağlık durumunu iyileştirir. Düzenli spor yapmak, obezite, kalp, diyabet gibi hastalıkların önlenmesine yardımcı olur. Endorfin salgılanmasını teşvik eder ve bu da stresi azaltır, depresyon ve anksiyete gibi zihinsel sağlık sorunlarına karşı koruma sağlar. Takım sporları, bireylerin işbirliği yapma, liderlik etme ve rekabet etme yeteneklerini geliştirir. Ayrıca, sosyal bağları güçlendirir ve yeni arkadaşlıklar kurmayı sağlar. (chatgpt)
Beni en çok ilgilendiren insanların hep güler yüzlü olması, birbirleriyle kibar bir şekilde selamlaşmaları, tokalaşmaları, sarılmaları, yenilenlerin yenenleri tebrik etmeleri oldu. Bir şiir güzelliğinde koşmalar, atlamalar ve yüzmeler. Müthiş bir disiplin, çalışma, uyum ve nezaket. Tesislerin mimari güzelliklerinden ve çevre düzenlenmelerinin nefasetinden de bahsetmeden edemeyeceğim. Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’nın protesto edilmesi; yarışmalar açısından, büyük bir şanssızlık olduğunu da ilave edelim.
Bir çıbanbaşı gibi bütün bu güzelliklere gölge düşüren bir tek şey vardı: O da Spor Bakanımızın; kızlarımızın Voleybol maçı nedeniyle orada bulunan, CHP heyetine bir “Merhaba” bile dememesiydi. Bu ne kompleks bu ne aymazlıktır anlayamıyorum.
Not: Dün Fatih Altaylı; Paris Olimpiyatlarında, sporcu yataklarının çok kötü olduğunu, Fransız halkının çok magandaca davrandığını, organizasyonun da pekiyi olmadığını (tartışmalı) söyledi. Eh, olacak o kadar. Kadı kızında da bu kadar kusur bulunur.