Yılmaz Özdil’ in yangın söndürme uçakları hakkında Sözcü gazetesinde çıkan iki nefis yazısından sonra bu konuda bir şeyler yazmak çok zor. Ama dayanamadım; en azından içimi dökmek için, ben de bir şeyler söylemek istiyorum.
Kırıkkale Fabrikaları kurulurken Atatürk Almanya’ ya bir avuç genç gönderiyor. Bu gençler mühendis olarak dönüyorlar ve fabrikaların başına geçiyorlar. Bu gençlerden birisi de kayınpederim; “Hoca” ismiyle maruf, Süleyman Gönen. Tatbikatlarda bir ayağını, bir gözünü ve büyük çapta duyma yeteğinin kaybediyor. Ordunun barut, mermi ve silah ihtiyacını bu fabrikalar karşılıyor. Daha sonraları NATO’ ya top mermileri yapıyorlar. Eğer bu gün bir şeyler yapabiliyorsak o bir avuç, kahraman, yurt sever, fedakâr gençlerin sayesindedir.
Sayın Bakan Pakdemirliye gelirsek, özürü kabahatinden büyük. Bu uçaklar orman söndürmek için bizde bulunuyor. Yani sizin alanınız. Bu uçaklarla neden ilgilenmediniz, neden bakımlarını yaptırtmadınız? Eğer uçaklar THK’ nun söylediği gibi faal ise siz büyük bir yalancısınız. Halkınızın gözünün içine baka baka yalan söylüyorsunuz. Eğer dediğiniz doğruysa görevinizi iyi yapmamış ve yangının daha etkin bir şekilde söndürülmesini sağlayamamışsınız demektir. Her ikisi de vatan hainliği kadar vahim bir suç. Bu işten karlı çıkan sadece söndürme işinin ihalesini alan firma. Ne kadar çok sorti o kadar çok para. Yani, yangın büyüdükçe kazanç da artıyor. (Bu iş pek köprü ve hastanenler gibi gözükmüyor).
500 ha. Orman içindeki canlılarla birlikte kül oldu. Antalya’ da bir sanayi tesisi yandı Antalya Belediyesi ile beraber bütün çevre belediyeleri yardıma koştu. Kimse araçların motoruna kuşlar yuva yapmış demedi. 500 ha ormanın basit bir sanayi tesisi kadar da mı önemi yok?
İnanın, düşündükçe çıldırasım geliyor.