Derdimiz azmış gibi bir de bu çıktı başımıza. Bu konu tabii benim konum değil. Ama yapılanlar o kadar irrasyonel ki iki söz söylemeden edemeyeceğim.
İlkönce bu “Eşcinsellik” neymiş ona bir bakalım. Normal bir şey olmadığı muhakkaktır. Ama dünyada %3-5 eşcinsel olduğuna ve nadir de olsa hayvanlarda da görüldüğüne göre de bir vakıadır. Tıp adamları; hormonsal bazı tedaviler uygulasa da, bunun bir hastalık olmadığında hem fikirler. Bu belki, Kleptomani (hırsızlık), sadizm gibi bir davranış biçimi kabul edilebilir. Çağdaş dünyada konuya sadece dini yönden değil hukuk ve sosyal yönden de bakılması gerektiğini düşünüyorum.
İkinci olarak bu “Fetva” işinin ne olduğuna da bir bakalım. TDK Sözlüğü şöyle diyor: “İslam hukuku ile ilgili bir sorunun dini hukuk kurallarına göre çözümünü açıklayan, şeyhülislam veya müftü tarafından verilebilen belge.” Ben doğrusu, Cumhuriyet ile birlikte mecelleyi ve İslam hukukunu bıraktığımızı ve medeni kanunla idare edildiğimizi zannediyordum. Öyle olmasaydı hırsızlık yapanın elinin kesilmesi, kocasını aldatan kadının Recm edilmesi gerekirdi. Dünya insan hakları beyannamesine imza atan biziz. AB ye girebilmek için İslam’ın kadınlar için suç saydığı tüm kanunları değiştiren biziz (AKP). Şimdi Diyanet İşleri Başkanı ortaya çıkıp; İslamiyet adına, eşcinsellik üzerine ahkâm kesiyor.
Üçüncü olarak, Baroların bu beyana karşı çıkmalarından ne anladığımı açıklamak istiyorum. Barodaki avukatların hiç birisinin eşcinselliği savunduğunu herhalde zannetmiyorsunuzdur. İtiraz; Başkanın yaptığı konuşmanın, toplumu bölmeye yönelik ve bu gruplar arasında kin ve nefret uyandıracak mahiyette olmasıdır. Aslında bu Anayasal suçtur ve asıl baroya değil Başkana dava açılmalıdır. Psikologlar da işin en vahim ve tehlikeli yönünün bu oldu söylüyorlar. Toplumda yaratılacak travma çok kötü sonuçlar doğura bilir. Baro ise; bir laik, hukuk devletinde olması gerektiği gibi, görevini yapmıştır. Kendilerini yürekten kutluyorum. Kant’ın Deontoloji (meslek ahlakı) anlayışı; bir bireyin veya grubun başka bir bireye veya topluma karşı olan ahlaki yükümlülüklerini incelerken, vefa, ıslah, sosyal, adalet ve evrensel soyut ilkelere dayanmasını önerir.
Doğrusu, bir gün avukatları savunacağım hiç aklıma gelmezdi.
Şimdi bana da eşcinselliği savunuyor derler mi acaba? Belli olmaz. Rahmetli Güngör Urasın tabiriyle “Burası Türkiye Abicim”