Yaşlılar, diğer insanlar gibi beceriklidir. Çünkü çoğu aktif şekilde kişisel hedeflerine erişmenin yollarını aramaktadır. Her insan gibi onların da hâlâ hem kendileri, hem de toplum için kullanabileceği beceriler şimdiye dek toplumumuzda dikkate alınmamıştır. Yaşlanan bir toplum olduğumuzu göz önüne alırsak, yaşlıların mevcut becerilerinden nasıl hem kendileri, hem de toplum için fayda elde edilebileceği sorusuna kafa yormak lazım.
Yaşlılar, herkes gibi değerlendiricidir. Geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki durumlarını ve ortaya çıkabilecek gelişmeleri öngörmeye ve bunlara göre kendilerini hazırlamaya çalışmaktadırlar. Yaşlıların zengin yaşam tecrübeleri de, bu değerlendirme girişimlerinde onlara önemli avantajlar sağlamaktadır. Yaşlılar elindeki hallerde “gayri ihtiyari” hareket eder, aksine temel özellikleri “ihtiyari” hareket edebilmeleridir.
Yaşlılar, diğer insanlar gibi maksimize edicidir. Diğerleri gibi hem öğrenirler, hem de önceliklerini değiştirebilirler. Duruma ve koşullara göre hareket ederek, mevcut durum ve koşullardan kendileri için azami fayda elde edeceklerine inandıkları davranışlara yönelirler.
Yaşlılar, diğer insanlar gibi kısıtlıdır. Davranışlarını, mevcut olanaklarına ve bireysel sınırlarına göre ayarlamayı becerirler, hatta bunda gençlerden daha başarılıdırlar. Hayat bunu onlara acı ve tatlı tecrübeleriyle öğretmiştir.
Yaşlılar, diğer insanlar gibi beklenti sahibidir. Hedeflerine erişim olanaklarını da dikkate alarak, beklentilerini buna göre ayarlamayı bilirler. Enderdir yaşlıların boş hayallere kapılması. Bu, öncelikle toyluğun göstergesidir ve gençlerde daha çok rastlanılır. Yaşlılar daha ziyade makul ve erişilebilir beklentilerden hareket ederler ve bunu yaparken de süreyi dikkate alırlar. Gelecekte olmasını umdukları şeyleri, belli bir olasılıkla bekleyebileceklerini bilir ve bunu yaşayabilmeyi hesaba katarlar. Bu yüzden kısa vadeli beklentilere odaklanırlar.
Yaşlılar, diğer insanlar gibi etkinleştiricidir. Maksimize etmeyi düşündükleri bireysel isteklerini daima sosyo-kültürel kurallarla bağlayarak gerçekleştirmeye çalışırken, sosyal yapıların esiri olmamaya çalışırlar.
Bu kadar özelliğine rağmen yaşlılar toplumda görünür değildir. Onların gönüllü temsilcisi yoktur ve onlar kendi kendilerini temsil edecek organize bir yaşlılık da toplumumuzda gelişmemiştir. Yaşlılar, nadasa bırakılan tarlayı andırır. Bunu ne zaman sürüp ekeceğiz? Ne zaman meyvelerini toplayıp lezzetini tadacağız?
Bunların cevabı yaşlı insanı nasıl tasavvur ettiğimize bağlıdır ve tasavvurlarımızı değiştirmemiz şarttır. Gerontoloji böyle buyuruyor, haberimiz yoktu demeyin…