Kamusal tartışmaların en hassas ve en çok  karıştırılan konularından biri şüphesiz "anadilde eğitim" ve  "anadil eğitimi" kavramlarıdır. Sıklıkla birbirinin yerine kullanılan  bu iki ifade, aslında eğitim sistemleri içinde tamamen farklı rolleri  üstlenirler. Bu farkı netleştirmek, ulus devletlerin dil politikalarını ve  Türkiye üzerindeki baskıları daha doğru anlamak için bir başlangıç noktasıdır.
   Kavram Karmaşasına Son: Dersin İçeriği ve  Eğitimin Aracı 
   Temel ayrımı özetlemek gerekirse:
   Anadil Eğitimi (Anadilin Öğretimi): Bu, bir dersin içeriğidir. Tıpkı İngilizce, Matematik veya Tarih dersi  gibi, kişinin kendi ana dilini, o dilin gramerini, edebiyatını ve kültürel  zenginliğini öğrenmesi amacıyla müfredata dahil edilen seçmeli veya zorunlu bir  derstir. Türkiye'de Kürtçe, Arapça, İngilizce, Çince gibi dillerin seçmeli ders  olarak okutulması, bu kapsamda Anadil Eğitimi olarak adlandırılır. Hemen  hemen tüm ulus devletler, vatandaşlarının kendi anadillerini (veya diğer  dilleri) öğrenmelerine yönelik bu tür dersleri sunar.
   Anadilde Eğitim: Bu ise tüm eğitim sürecinin yürütüldüğü araç dili ifade eder. Okul  öncesinden üniversiteye kadar, Matematik ‘ten Fen Bilgisi'ne, Tarih'ten  Coğrafya ‘ya kadar tüm derslerin, Anayasa'da tanımlanmış resmi dil aracılığıyla  verilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti'nde tüm eğitimin Türkçe olarak yapılması, Anadilde  Eğitim uygulamasını ifade eder.
   Ulus Devlet ve Resmi Dilin Vazgeçilmezliği 
   Modern ulus devletlerin temel taşlarından biri,  Anayasalarında tanımlanmış bir Resmi Dil ve buna bağlı olarak bir Eğitim  Dili belirlemiş olmalarıdır. Bu, sadece idari bir düzenleme değil, aynı  zamanda saygı duyulan kimliklerden arınarak milli birliği, ortak vatandaşlık  bilincini ve eşit fırsat ilkesini sağlamanın da en temel yoludur.
   Dünyadaki ulus devlet örneklerine baktığımızda,  bu kuralın bir istisna değil, küresel bir standart olduğunu görürüz:
   ALMANYA: Danimarka, Slav kökenli Sorblar, Cermen kökenli Frizler, Roman  kökenli Sintilerin de yaşadığı ve kendi dillerini konuştukları, öğrendikleri  Almanya'da, resmî dil ve eğitim dili Almancadır. 
FRANSA:  Breton, Katalan, Bask, Korsika, Alsas (Alman), Kreol (Karayip), Malenezya,  Kanak, Guyan, Flaman, Oksitan, İtalyan kökenli toplulukların yaşadığı ve kendi  dillerini konuştuğu, öğrendiği Fransa ve denizaşırı topraklarında, Fransız  anayasana göre resmî dil ve eğitim dili Fransızcadır.
İSVEÇ: Finli,  Sami (Lapon), Roman, Meankieli, Yidiş kökenli toplulukların da yaşadığı ve  kendi dillerini kullandığı, öğrendiği İsveç'te anayasaya göre resmî dil ve  eğitim dili İsveççedir. 
ROMANYA:  Macar, Roman, Alman, Türk, Rus kökenli toplulukların da yaşadığı ve kendi  dillerini konuştuğu, öğrendiği Romanya Anayasasına göre resmî dil ve eğitim  dili Rumencedir. 
MACARİSTAN:  Bulgar, Yunan, Alman, Hırvat, Sloven, Sırp, Slovak, Ukrayna kökenli  toplulukların da yaşadığı ve anadillerini kullandığı, öğrendiği Macaristan'da  anayasasına göre resmî dil ve eğitim dili Macarcadır. 
BREZİLYA:  Alman, Hollanda, İtalyan, İspanyol, Japon, Arap, Portekiz, Fransız asıllı  toplulukların yaşadığı ve kendi dillerini de konuşabildiği (ama bu  topluluklarda çoğunluk dilini unutmuştur) ayrıca 252 yerli kabile dilinin de  konuşulduğu Brezilya'da, anayasaya göre eğitim dili ve resmî dil Portekizcedir. 
SLOVAKYA:  Macar, Roman, Ukraynalı, Alman, Çek, Rutenyalı, Moravyalı, Polonyalı, Rus,  Bulgar, Hırvat toplulukların yaşadığı ve kendi dillerini de konuştuğu,  öğrendiği Slovakya'da anayasaya göre resmî dil ve eğitim dili Slovakçadır. 
POLONYA:  Alman, Belarus, Ukrayna, Rus kökenli toplulukların da yaşadığı ve kendi  dillerini konuştuğu, öğrendiği Polonya'da, anayasaya göre resmî dil ve eğitim  dili Lehçedir. 
 
MEKSİKA:  Kızılderili kökenli kabilelerin yaşadığı 80 civarında yerli dilin de  konuşulduğu Meksika'da, anayasasına göre ülkenin resmî dili ve eğitim dili  İspanyolcadır. 
 
NORVEÇ: Lapon,  Finli, Roman toplulukların da yaşadığı ve kendi dillerini kullandığı, öğrendiği  Norveç'te, resmî dil Norveççedir. 
   HOLLANDA:  Cermen kökenli Frizya, Karayip kökenli Papiamento topluluklarının yaşadığı,  kendi dillerini konuştuğu ve öğrendiği Hollanda'da, anayasaya göre resmî dil ve  eğitim dili Hollandacadır.
YUNANİSTAN:  Arnavut, Makedon, Pomak, Türk toplulukların yaşadığı, kendi dillerini konuştuğu  Yunanistan'da, anayasaya göre resmî dil ve eğitim dili Yunancadır. 
AVUSTURYA:  Macar, Hırvat, Sloven, Çek, Slovak, Roman kökenlilerin yaşadığı, kendi  dillerini konuştuğu ve öğrendiği, bazı belediyelerde Macarca, Slovence ve  Hırvatça da hizmet verildiği Avusturya'da, anayasaya göre resmî dil ve eğitim  dili Almancadır. 
 
UKRAYNA: Rus,  Romen, Macar, Moldavalı asıllı toplulukların yaşadığı ve kendi dillerini  konuştuğu, öğrendiği, ama Rusya ile savaşın dengeleri alt üst ettiği  Ukrayna'da, anayasaya göre Ukraynaca resmî dil ve eğitim dilidir. 
ARJANTİN:  Alman, İtalyan, İspanyol, Japon, Fransız, İrlanda, Galler, Arap, Ermeni asıllı  toplulukların yaşadığı, 13 Kızılderili kabilesinin kendi yerli dillerini de  konuştuğu Arjantin'de, anayasasına göre resmî dil ve eğitim dili İspanyolcadır.
FİLİPİNLER: 7.500’den  fazla adadan oluşan 110 milyon nüfuslu Filipinler'de, 183 kullanılan dil vardır.  Arjantin Anayasana  göre  Filipince ve İngilizce olmak üzere iki resmi  dili vardır. 
BULGARİSTAN:  Türk, Ulah, Makedon, Roman, Ermeni kökenli toplulukların yaşadığı ve kendi  dillerini konuşabildiği, öğrenebildiği Bulgaristan anayasasına göre resmî dil  ve eğitim dili Bulgarcadır.
DANİMARKA:  Eskimo, Faroe ve Alman kökenli topluluklarında yaşadığı, kendi dilini  konuştuğu, öğrendiği Danimarka'da,  resmî  dil ve eğitim dili Dancadır.
HİNDİSTAN: 1  milyar 440 milyon nüfusuyla dünyanın kalabalık ülkesi olan, 2 binden fazla  etnik gruba ait 1370 farklı dilin konuşulduğu Hindistan'da anayasaya  göre resmî diller Hintçe ve İngilizcedir. 
ENDENOZYA: 285  Milyon Nüfuslu %85 Müslüman, %11 Hıristiyan ve %4 çeşitli dinlere mensup 17.500  civarı adadan oluşan ve 700 farklı dilin konuşulduğu bu ülkede, Endenozce resmi  ve eğitim dilidir. 
Bu ülkelerin tamamı, bünyesindeki farklı dillere  sahip topluluklara, tıpkı Türkiye'deki gibi kendi dillerini öğrenme, geliştirme  dersleri veya kursları sunmaktadır. Yani, Anadil Eğitimi devam  etmektedir, ancak Anadilde Eğitimin aracı, devleti kuran ulusun resmi  dilidir.
   "Çifte Standart"ın Perde Arkası 
   İşte tam bu noktada, Türkiye'ye yönelik  eleştirilerdeki çifte standart belirginleşir. Başta Almanya, Fransa ve İsveç  olmak üzere, Türkiye'ye "anadilde eğitim" (yani eğitimin tümünün  farklı dillerde yapılması) konusunda baskı yapan Batılı ülkeler, kendi  topraklarında da aynı ilkeyi katı bir şekilde uygulamaktadır.
   Kendi anayasalarında resmi dilin ve eğitim  dilinin tekliğini net bir şekilde tanımlayan bu ülkelerin, söz konusu Türkiye  olunca "renk değiştirmeleri" ve ulus devlet olmanın olmazsa olmazı  olan eğitim dilinin tekliğini sorgulamaları düşündürücüdür.
   Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşlarının kendi  dillerini öğrenme ve geliştirme hakkını seçmeli derslerle (Anadil Eğitimi)  güvence altına alırken, eğitim sisteminin bütünlüğünü ve milli birliği koruma  adına, Anayasa'da belirlenmiş resmi dil olan Türkçe üzerinden eğitim vermeye  (Anadilde Eğitim) devam etmektedir.
   Sonuç olarak, dersin içeriği olan Anadil  Eğitimi ile tüm eğitimin aracı olan Anadilde Eğitim arasındaki  ayrımı netleştirmek, hem uluslararası dil politikalarını hem de Türkiye'nin  egemenlik hakları çerçevesinde aldığı kararları doğru okumak için hayati önem  taşımaktadır. Dünyadaki örnekler de göstermektedir ki, ulus devlet olmanın  gereği, resmi dil üzerinden yürütülen tek ve ortak bir eğitim sistemidir.
   Yugoslavya örneğinde olduğu gibi coğrafik  bölünmeye giden yol etnik temelde ulus devletin parçalanmasıdır ki, küresel  yapının propagandalarıyla gelişen ana dilde eğitim talepleri bu yolun ilk  adımıdır.