GERONTOLOJİK BAKIŞ

Yaşlıların Toplumumuzdaki Değişimdeki Rolü

PROF. DR. Phil. Habil. İSMAİL TUFAN

Günümüzde, yaşlı bireyler toplumumuzdaki hızlı değişimlere şaşkınlık ve belki biraz da üzüntüyle tanıklık ediyor. Geçmişlerini hatırlayarak, "Ne oldu?" sorusunu sıkça dile getiriyorlar. Ancak bugünkü şikâyetlerin ve sübjektif açıdan değerlendirilen olumsuz gelişmelerin oluşumunda, yaşlı kuşağın da payı olup olmadığı sorusu oldukça karmaşık bir meseledir.

Yaşlı kuşaklar, genellikle kendi dönemlerindeki toplumsal normlara ve değerlere bağlı olarak yetişmişlerdir. Ancak toplumlar zaman içinde evrim geçirir ve bu evrim, farklı kuşaklar arasında anlayış farklılıklarına neden olabilir. Yaşlıların, belirttiğim sorusu, onların değişimlere uyum sağlayamamalarından kaynaklanabilir.

Son yıllarda hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler, özellikle yaşlı kuşaklar için zorlu bir uyum süreci yaratmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı değişim, yaşlı bireylerin bu alandaki beceri eksikliği nedeniyle toplumdan uzaklaşmalarına yol açabilir. Ancak yaşlılardan teknolojik değişimlere hemen uyum sağlamaları beklenmemelidir. Çünkü bu bir öğrenme süreci gerektirir.

Bazen gençler bugünkü olumsuzlukların suçlusu olarak yaşlılara işaret etmektedir. Yaşlı kuşaklara yönelik bu tür eleştirilere rağmen, toplumsal değişimde karşılaşılan olumsuzlukların sorumluluğu sadece yaşlılara atfedilemez. Eğitim sistemi ve toplumsal bilinçlenme konusundaki eksikliklerin de payı olması gerekir. Toplum, tüm kuşakların sorumluluk alması gereken bir mirastır.

Kültürel değişim, yaşlı bireyler için zorlayıcı olabilir. Geleneksel değerlerin ve normların kaybolması, onları incitebilir ve toplumdaki değişimi olumsuz değerlendirmelerine neden olabilir. Ancak kültürel değişim, önlenmesi imkânsız olan doğal bir süreçtir ve toplumun refahı için gereklidir.

Yaşlı kuşakların, hızlı gelişen toplumsal değişimlere uyum sağlamada yaşadığı zorluk, şaşkınlık ve üzüntü, genellikle daha büyük bir sorunun parçasıdır. Toplumsal değişim, her neslin katkıda bulunduğu çok karmaşık bir süreçtir. Bu nedenle, yaşlı bireylerin deneyimlerinden yararlanılmalı, aynı zamanda genç kuşakların da onların bilgeliklerini anlamaları için çaba göstermeleri gerekmektedir.

Yaşlı kuşaklar, teknolojik ilerleme, kültürel değişim ve sosyal normlardaki evrim gibi değişimler karşısında genellikle üzüntülüdür. Bu değişimlere uyum sağlamak, onlar için sıklıkla zorlayıcı bir süreç olabilir. Geleneksel değerlerin ve alışkanlıkların kaybolması, yaşlı bireylerin kendilerini bir tür yabancılık içinde hissetmelerine neden olmaktadır.

Toplum, yaşlı kuşakların deneyimlerini daha iyi değerlendirmeli ve bu deneyimlerden mümkün olabildiğince yararlanmalıdır. Geçmişteki benzer değişim süreçlerini yaşamış olan yaşlı bireyler, bugünkü gençlere önemli perspektifler sunabilirler. Bu husus, geçmişteki hatalardan ders çıkarmak ve toplumsal evrimi sürdürülebilir bir şekilde yönlendirmek için kritik bir unsurdur.

Genç kuşaklar, yaşlı bireylerin deneyimlerini anlamak ve değerlendirmek için daha fazla çaba göstermelidir. Empati ve anlayış, kuşaklar arası iletişimi güçlendirebilir. Yaşlı bireylerin yaşadığı değişime uyum sağlama sürecini anlamak, gelecekteki toplumsal değişimlere daha iyi adapte olma yeteneğini de artırabilir.

Yaşlı ve genç kuşaklar arasındaki iletişim ve anlayış, toplumun birlikte hareket etmesini sağlar. Böylece, her kuşağın güçlü yönlerini birleştirerek toplumsal dengenin korunmasına katkıda bulunulabilir. Toplum, geçmişin hatalarından ders çıkarmalı ve birlikte sorumluluk alarak, daha güçlü bir gelecek inşa etme şansını artırmalıdır.

Yaşlı kuşakların değişimlere karşı yaşadığı şaşkınlık ve üzüntü, genç kuşaklarla güçlü bir iletişim ve anlayış geliştirilerek aşılabilecek bir sorundur. Toplumsal değişim, her kuşağın bir araya gelerek ortak bir vizyon oluşturmasını gerektirir. Bu durum, geçmişin deneyimlerinden ders çıkararak daha sürdürülebilir ve adil bir toplum inşa etme yolunda önemli bir adım olabilir. Böyle buyuruyor Gerontoloji; bizden söylemesi...