Yapay zekâyla işleyen, insan vücuduna benzer şekilde tasarlanan, yürüme, koşma, merdiven çıkma gibi aktiviteleri gerçekleştirebilen insansı robotlar, hayranlık ve korku arasında bir duygu spektrumunun oluşmasına yol açmaktadır. İnsansı robotlar, kimileri için insanlığın sonunu, kimileri için insanlığın kurtuluşunu çağrıştırmaktadır. Bazıları insandan daha çok insana benzeyen bu robotlar, yaşlılık açısından ne gibi çağrışımları beraberinde getirmektedir?
Hareket yeteneğine sahip insansı robotlar ağır hasta veya yatalak durumdaki yaşlılara yardımcı olabilirler. Yaşlının ayağına ilacını ve yemeğini getirebilirler, yürüme zorluğu çeken yaşlılara destek olup onların hareket etmesine katkı sağlayabilirler vs. Bu tür robotik destek hizmetleri üzerinde uzun süredir çalışmalar yapılıyor.
İnsan duygularını tanıma yetisine sahip insansı robotların, yüz ifadelerini okuma veya ses tonunu anlama gibi konularda daha “hünerli” hale gelmesi halinde, yalnız yaşayan bir yaşlının yalnızlığını giderebileceği günlerden uzakta olmadığımıza inanıyorum. Bunun için iletişim yeteneği gereklidir. Konuşulan dili anlayacak, yorumlayabilecek ve mantıklı cevaplar verebilecek yeteneklerle donatılmış insansı robotlar, daha şimdiden vardır.
İnsansı robotlar sensörlerin aracılığıyla çevrelerini algılayabiliyorlar. Bu, çarpışmaları önlemek ve navigasyonu kolaylaştırmak için önemlidir. Çevreyi algılama yeteneği olan, hareket edebilen, duyguları tanıyabilen ve konuşabilen insansı robotlar, yaşlı insanlara birçok yönden yardımcı olabilirler. Sadece bu yetenekler yeterli değildir. Öğrenme ve gelişme yeteneklerine de sahip olmaları gerekir. Deneyimlerden öğrenebilen robotlar, yaşlı insana yönelik görevlerini daha iyi bir şekilde gerçekleştirebilmek için kendilerini geliştirebilmelidir. Bunları yapabiliyorsa, robotu “insansı” olarak nitelendirmede zorluk çekebiliriz. İnsanın yapmadığını yapan bir insansı robot, insandan daha insancıl gibi görünebilir.
Hizmet sektörü, sağlık hizmetleri, eğitim ve öğretim, endüstriyel otomasyon, sosyal ve psikolojik destek gibi farklı alanlarda kullanabiliriz. Restoranlarda garson, otellerde resepsiyonist, hasta bakıcısı, öğretmen, özel eğitimci, yalnız yaşayan insanlara sosyal destek sağlayıcı veya psikolojik sorunları olanlara terapist olarak kullanabiliriz. Bu gibi alanlarda robotlar iş verimliliği artırılabilirler, tehlikeli ve sıkıcı görevleri üstlenebilirler, insana refakat edebilir, onun hayatını kolaylaştırabilirler.
Olaya bir de başka bir açıdan bakalım: Şimdiye kadar insan yaratıldığına inanıyordu. Ama insan, kendine benzeyen robotlar tasarlayarak, kendisini bir “yaratıcı” konumuna getirmiş olmuyor mu? İnanç, etik, ahlâk, toplumsal kabul ve hatta güvenlik açısından bunun anlamları nelerdir? Bunlar kamuoyu önünde pek tartışılmasa da birçok uzman bu konularla arka planda ilgileniyorlar.
Yapay zekâlı ve insana benzeyen robotlar, yalnız yaşayan ileri yaşlı kişiler için sosyal ve duygusal destek sağlama potansiyeline sahip teknolojiler olarak hayal edilebilir. Ama bu tür bir sosyallik ve duygusal becerinin de “yapay” olacağı unutulmamalıdır. Giderek unuttuğumuz “sosyal varlık” olduğumuzu, şimdi robotlarda mı arayacağız? İnsan olarak başarısız olduğumuz insani vasıflarımızı, şimdi robotlara mı yansıtacağız ve bu sayede insanlığını kaybeden insana, yeniden insanlığımı öğreteceğiz? Acaba insan, insansı robotlar “yaratarak”, aslında kendini yeniden mi yaratmak istiyor?
İnsansı ve yapay zekâlı robotlar ileri yaşlı insanların sosyal izolasyonunu azaltabilir, günlük işlerinde yardımcı olabilir, yalnızlık hissini ortadan kaldırabilir, ilaç saatlerinde ilaçlarını verebilir, hekim randevularını takip edebilir ve hatırlatabilir, eğlenceli oyunlar oynayabilir, bilgi paylaşabilir, eğlenceli aktiviteler yapabilir. Buradaki asıl soru insansı robotların “ne yapabileceği?” değildir. Asıl önemli sorular şunlardır: Neden insanın kendisi bunları yapmıyor?” Yapay zekânın yapay sosyalliğine mi, yoksa doğal zekânın insanlığına mı ihtiyacımız var?
Robotlar ne kadar insana benzerse benzesin, insanın yerini tutamaz. Kimi uzmanlar bu teknolojiye olumlu yaklaşırken, kimileri daha geleneksel bir sosyal destek ağına ihtiyaç duyabilir. Ben kendimi ikinci kategoriye daha yakın görüyorum. Yapay zekâlı ve insana benzeyen robotlarda insanı arayacağımız bir geleceğe doğru hareket etmek yerine, insana insanlığını hatırlatan ve insanlığını yaşayan ve uygulayan bir geleceğe doğru hareket edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ancak bunun gerçekleşme ihtimalini de çok düşük olarak görüyorum. Bu teknolojiden sınırsız yararlanma hevesinin yerine, dikkatlice tasarlanmasını, geliştirilmesini ve uygulanmasını öneriyorum. Böyle buyuruyor Gerontoloji; bizden söylemesi…