GERONTOLOJİK BAKIŞ

Sonbaharın Hatırlattıkları

Ahmet amcaya (adı değiştirilmiştir) güzelim Anadolu’nun köylerinden birinde rastladım. Sevecenliği, samimiyeti ve sükuneti beni büyüledi. Onun gibi keşfedilmeyi bekleyen binlerce yaşlımız vardır. Kim bilir hangi köyde, hangi kasabada, hangi şehirde? Merak edilmezler, ilgimizi çekmezler. Halbuki her biri keşfedilmeyi bekleyen ayrı bir dünya.

Ahmet amca doğduğu günden beri bu köyde yaşamış. Bir ara İstanbul’a yerleşmeye karar vermiş ama orada yapamayınca yeniden ata toprağına geri dönmüş. Karısı öleli beş yıl oluyor. Tek başına kendine ait iki odalı evinde sakin bir hayat sürüyor.

Geçimini başkasının tarlasında çalışarak kazanan bu yaşlı adam beş evlat yetiştirmiş. Birini elinden terör belası almış, bir diğerini trafik kazasında kaybetmiş. Hayatta kalan üç evladı, uzaktaki şehirlere dağılmış. Yalnız yaşıyor ama “yalnızlık hissetmiyorum” diyor.

Ahmet amca, köyün en yaşlı sakinlerinden biri. Bedeni yaşlılığın getirdiği kırılganlıklarla mücadele ediyor ama ruhu hala genç ve hala umut dolu. Her sabah güneşi karşılayan bir alışkanlığı var. Güneş doğmadan yatağından kalkar, kahvaltısını hazırlarken güneş sıcak yüzünü dağların arkasından çıkarmaya başlayınca, Ahmet amca her şeyi bırakır ve güneşin doğuşunu seyrederken Allah’a ölmüşleri adına dua eder.

Sonra evinin önündeki herhalde kendisinden daha yaşlı olan tahta sandalyeye oturur, sandalyenin önündeki sehpaya çayını, peynirini, zeytini koyar ve kuşların cıvıltısını dinlerken kahvaltısını eder ve günün kendisi için hazırladığı güzellikleri düşünür.

Ancak bu sonbahar gelince her şey biraz değişti. Yapraklar ağaçlardan düşmeye, hava yavaş yavaş serinlemeye başlamıştı. Yakında artık dışarıda kahvaltısını edemeyecek kadar hava soğuyacaktı. Fakat Ahmet amcanın yürüyüşleri zorlaşmış, eskisi kadar hızlı hareket edememeye başlamıştı. Bu nedenle biraz kaygılıydı.

Köy muhtarı bir gün kahvehanede, köyde bir sağlık kontrolü etkinliği düzenleneceğini söyleyince Ahmet amca da meraklanmış, sağlık kontrolü etkinliğinin ne ve nasıl bir şey olduğunu sormuş ve bu etkinliğe katılmaya karar vermişti.

Üzerinde bembeyaz kıyafetleriyle köye bir sağlık ekibi geldi. Doktora bir derme çatma ofis verildi. Ahmet amca sırasını sabırla bekledi. Nihayet doktorun ofisine girdiğinde, doktor onu yorgun ama gülümseyen bir ifadeyle karşıladı. Ahmet amcanın sağlık durumunu kontrol etti, birtakım testler yaptırdı ve sonunda ciddi bir konuşma yapmaya karar verdi.

Doktor, Ahmet amcaya sağlık durumu hakkında açıklamalarda bulundu. “Ahmet Amca, yaşınızın ilerlemesiyle birlikte bedeninizde bazı değişiklikler oluyor. Kemikleriniz daha kırılgan hale geliyor, kas kütleniz azalıyor. Bu nedenle düşme riskiniz artıyor. Ayrıca kan basıncınız da yükselmiş, kolesterol seviyeniz artmış. Sağlığınıza daha fazla dikkat etmeniz gerekecek.” Ahmet amca doktoru sessizce dinledi ve sonra derin derin içini çekti. Bana dönerek, “Zaten bunları söyleyeceğini bekliyordum ama işitmek yine de zor” dedi.

Ahmet amca doktorun odasından çıktı, köy meydanına doğru ağır adımlarla ilerledi, çınar ağacının altındaki tahta bankın üzerine oturdu. Gözleri sanki düşünceleri arar gibi uzaklara daldı gitti.

Ahmet amca doktorun dediklerini evinde de düşündü. Birkaç gün evden dışarıya çıkmadı. Hatta çocukluk arkadaşı Ali Rıza Bey Ahmet amcayı merak etmiş, köyün öbür ucundaki evinden kalkıp gelmişti. Kapıyı Ahmet amca açınca ona sarıldı. Oturup konuştular, eski günleri andılar. Sonra Ali Rıza Bey evinin yolunu tuttu.

Ahmet amca tekrar yalnız kalınca sessiz düşüncelere daldı. Sonbaharda yaprakların ağaçlardan düşüşünü izlerken, hayatının da böyle olduğunu düşündü. Yapraklar gibi vücudu da zamanla değişiyordu ama ruhunun hala genç olduğunu da fark ediyordu. Yılların biriktirdiği tecrübelerle dolu olan ruhu, yaşadığı tüm zorlukları, tüm sıkıntıları aşmasına yardımcı olabilirdi.

Ahmet amca bu düşüncelerin ardından bir karar verdi. Doktorun dediklerini yapacak, sağlığına daha fazla özen gösterecek, doktorun önerilerine sadık kalacaktı. Hatta köydeki arkadaşlarına da bu konuda ilham vermeye başladı.

Yaşlılık ona da gelip çatmıştı, fakat yaşlılığın getirdiği zorluklarla mücadele etmeye kararlıydı. Bedeni sonbahar yaprakları gibi dalından koparak dökülse de ruhu hâlâ umutla doluydu. Yaşamın her mevsiminin güzelliklerle dolu olduğunu düşündü ve bu güzellikleri yaşamak için sağlığını koruyacaktı.

Üç ay önce Ahmet amcayı tekrar ziyaret ettim. Biraz daha yavaş yürüyordu. Yüzünde birkaç yeni kırışıklık daha oluşmuştu. Bir arkadaşı kendisine yeni bir baston satın almış, elinde kalan eskisini Ahmet amcaya vermişti. “Üçüncü bacağım” dediği bastonuna bakarak, “Hâlâ her sabah güneşi karşılıyorum ama artık sadece günün hazırladığı güzellikleri düşünmekle yetinmiyorum, aynı zamanda sağlığımı da ihmal etmiyorum” dedi. Böyle buyuruyor Gerontoloji; bizden söylemesi…

Yayın Tarihi
28.09.2023
Bu makale 353 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!