Ülkenin birçok sorunu var. Yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluklarla (3Y) ile mücadele edeceği vaadi ile iktidara gelen AKP, ülkeyi bir yönetim çıkmazına soktu. Ana muhalefet ise kendi iç sorunları ve belediyelere yapılan operasyonlar ile gündemi meşgul ediyor.
Peki, halkın gündemini kim dile getirecek? İki siyasi kutup arasında sıkıştırılmış olan ve bu cendereden nefes alamaz hale getirilen Türk halkı bir kurtuluş kapısı arıyor. İktidardan bıktı ama muhalefete de yeterince güvenmiyor! İYİ Parti bu kapıyı aralayabilir mi?
İYİ Parti’nin bir siyasal akla ve örgütsel bir toparlanmaya ihtiyacı olduğu açıkça görülüyor. Zira geçen zaman diliminde yapılan bir takım yanlış yönetim süreçleri gerek partiye gönül verenlerin gerekse teşkilatların heyecanını yitirmesine neden olmuş.
Bir partiyi teşkilatlarda görülen heyecan ve halkın bu heyecana katılımı büyütür. “Körler sağırlar birbirlerini ağırlar” misali… Küçük bir azınlığın “particilik oyunu” bu gerçeği değiştirmez. “Küçük olsun benim olsun” mantığı ya da “olası rakiplerimi ekarte edeyim” veya “itibarsız hale getireyim” anlayışı ile dernek bile yönetilemez.
İYİ Parti, merkezde konumlanan, milliyetçi ve demokratik değerlere vurgu yapan, kalkınmacı bir partidir. Seçmeni ağırlıklı olarak eski MHP’liler, merkez sağ gelenekten gelenler ve CHP ile AK Parti arasında kalan kararsızlardan oluşmaktadır. Bu nedenle AK Parti'den ve MHP’den kopan merkez sağ seçmene hitap edebilecek potansiyele sahiptir. O nedenle anket oyunlarıyla, medya manipülasyonlarıyla, algı operasyonlarıyla İYİ Parti’yi küçültmeye çalışanların olması doğaldır.
Türk milleti İYİ Parti’yi ne rant düzeninin ne de kirli pazarlıkların içinde görmek istiyor. Kendi aklıyla düşünen, milletin sesiyle yürüyen bir parti olduğu sürece milletin ilgi odağı olacaktır. İşte tam da bu yüzden bazı odaklar İyiler Hareketi’nden rahatsızdır.
Ekonomik kriz ve gençlerin sisteme olan güven kaybı, yeni aktörlere alan açar. İYİ Parti, bu fırsattan neden yararlanmasın? Sadece MHP tabanına hitap eden, “slogan milliyetçiliği” ile bu gemi daha ileriye gitmez. Ülkenin devasa sorunlarını çözecek projelere ve eylem planlarına ihtiyaç var. Bir de bunları halka yansıtacak yereldeki donanımlı insanlara…
Bir partinin en aktif ve en önemli organı teşkilatlarıdır. Teşkilatlarını iyi düzenlemeyen oluşumlar halktan güvenoyu alamaz. Birbirlerine bağlı, bir hedef etrafında kilitlenmiş, inançlı kadrolar ile iktidara yürünür. Nankörlüklerin, riyakarlıkların, yalanın, fesat ve kıskançlıkların olduğu bir yerde savrulmalar ve kopmalar başlar.
Yerel teşkilatları heyecansız ve amaçsız olan partiler ya birilerinin değirmenine su taşır ya da siyasetleri sosyal medyada paylaşılan fotoğrafların ötesine geçemez. Evet, sosyal medya önemlidir ama halka dokunmak, halkın beğenisini ve güvenini kazanmak daha da önemlidir.
Birbirleri ile konuşmayan, tartışmayan, sürekli dedikodu üreten, ülke gündemi ve parti politikaları ile ilgili bilgilendirilmeyen bir örgüt kendisini kandırmaktan öteye gidemez. Üstelik tüm faturayı lidere ya da merkez yönetime kesmeyi de vicdani bulmuyorum. Herkes evinin önünü süpürse, “temizlik” diye bir sorun kalmaz.
Peki, merkez yönetimin hiç mi kusuru yok? Geçmişte yapılan yanlışların ve hatalı kararların bakiyesi halen devam ediyor. İYİ Parti, geçmişin yanlışlardan bir önce kurtulmak ve aidiyet duygusunu güçlendirerek, kurumsallaşmak zorundadır.
Mutlu bir azınlık zevk-i sefa içerisinde yaşarken; halk, ekonomik sıkıntılar ile boğuşuyor. Ülkede hak, hukuk ve adalet askıya alınmış… Yasaklarla konuşmaktan ürken ve korkan bir toplum haline getirilmiş…Yolsuzluklar almış başını giderken, uyuşturucu ve organize suç örgütleri sokak ortasında infaz yapar hale gelmiştir. DEM Partinin TBMM Grup toplantısında ise Türkiye topraklarının bir kısmından Kürdistan olarak bahsediliyor ve Cani Abdullah Öcalan’a özgürlük isteniyor.
Türk milleti tarihte karşılaştığı pek çok badire ve ihanet gibi bu dönemde kurulan tuzakları da bozacak iradeye sahiptir. Ancak burada yol göstericilik de önemlidir. Bir partinin kuruluş amacı, iktidar olmak ve ülkeyi yönetmektir. Bu tablonun, yani bu çarpık düzenin değişmesi için halk kurtuluş reçetesi arıyor. Bu reçeteyi İYİ Parti, neden sunmasın?
İYİ Parti, mevcut bu hali ile iktidara alternatif midir? Sorgulanması gereken soru budur. İYİ Parti’nin dar kadro anlayışından kurtularak, yardımlaşma ve dayanışma anlayışı ile değişmesi, dönüşmesi ve geliştirilmesi gerekir. Birbirleri ile hesaplaşan değil, kucaklaşan; ayrışan değil, birleşen, küsen değil, barışan olunursa her şey daha kolay olur. Kongre ya da gelecek hesapları ile yeni bir Türkiye inşa edilemediği gibi, halkın güveni de kazanılamaz.
İYİ Parti, iktidara aday olmak ve illerde toparlanmak istiyorsa, kadroların liyakatli ve ehil, bilgili ve donanımlı, halktan karşılığı olan kişilerden oluşması çok önemlidir. “Bizden daha ehil birisi varsa, makamlar onlara verilsin. Partimiz büyüsün, kentimize ve ülkemize daha iyi hizmet gelsin” denmesi gerekir. Hem de hesapsız ve kitapsız bir biçimde.
İYİ Parti, Türkiye siyasetinde belirleyici bir potansiyele sahip ama bu potansiyeli hayata geçirmesi ciddi bir stratejik dönüşüm gerektiriyor. İYİ Parti’yi büyütecek en önemli güç teşkilatlarıdır. Her ilçe başkanı ilçesinin belediye başkanı adayı, her il başkanı ilinin potansiyel belediye başkan adayı olmalıdır. O nedenle teşkilat başkanları şimdiden mahalle, sokak, hane bırakmadan gönüllere girmeli ve yereli ilmek ilmek işlemelidir.
“Her şeyi ben bilirim” veya herkes benim milletvekilliğime gidecek yolun taşlarını döşemek zorundadır” anlayışı yanlıştır. Herkes konuşmalı, eteğindeki taşları dökmeli ve çözümlerini sunmalıdır. Herkes her yere aday olabilir ama önce yereli düşünmek zorundadır. “Pasta küçük olsun, benim olsun” ya da “ben milletvekili olayım, parti ne durumda olursa olsun” mantığı ile iktidara alternatif olmak hayalden öteye gitmez.
Ve lafla peynir gemisinin yürüyemeyeceği gibi, içeriği boşaltılmış, kuru sloganlarla iktidar olunmaz. Kongreler yeni heyecanlar ve yenilenmeler getirmelidir. “Eski tas eski hamam” devam edecekse parti de bir adım öteye gitmez. İYİ Parti’nin Antalya özelindeki siyasi durumunu önümüzdeki yazımda değerlendireceğim.