Sayın Özdil bir göz ameliyatı nedeniyle birkaç gün yazılarına ara verdi. Dünya varmış meğer. Bu birkaç günü huzur ve neşe içinde geçirdik. Yazılar başlayınca yine neşemiz kaçtı, kaşlarımız çatıldı. Buna ne hakları var? Benim gibi binlerce kişinin hayatını zehir etme hakkını kim verdi onlara? Devlet neden bu gazeteyi kapatmıyor, yazarını hapse atmıyor? Bir eksik bir fazla ne fark eder ki?
Cuma günkü yazısında yazar minik Hediyenin dramatik hikâyesini anlatmış. Ailecek ağlamaklı olduk. Ama bir hukuk devletinde başka ne yapabilirsiniz? Onlara “Üç kere dur diyeceksin sonra çekip vuracaksın” diye öğretmişler. Röntgen, emar yoksa karar da yoktur. Çocuktaki bu hastalığı yaratan; çarpma kazası dışında, başka bir emare olup olmadığını araştırmak tabii ki somut bir delil olamaz. Böyle önemli bir dava için 10-15 yıl da pek uzun sayılmaz. Yeter ki doğru karar verilsin! Yıllarca devleti meşgul eden babaya verilen cezayı ise az buluyorum.
Eğer Devlet görevini yapmıyorsa, ben de gazetemi değiştireceğim. Ne önerirsiniz?
Şaka bir tarafa, Yılmaz Özdil olmasaydı bunlardan hiç haberdar olmayacaktık. Hediye’ye ve babasına çok yazık olmuş. Bu kazayı yapan ve bu kararları verenler nasıl bir vicdanla yaşayacaklar?