DUAYEN

Neden Bu Kadar Çirkin?

Her yıl havalar ısınınca; çoğu Antalyalı’ nın yaptığı gibi, biz de yaylaya kaçıyoruz. Korkuteli’ nin bir köyü olan Bayat; daha önce de söylediğim gibi, havası ve meyve bahçeleri ile bu iş için biçilmiş bir kaftan. Zaman zaman ihtiyaçlarımız için; 15-20 dakika mesafede olan, Korkuteli’ ne gitmek zorunda kalıyoruz. İnanın dönüşte içimi bir hüzün kaplıyor. Doğanın bu güzel parçası nasıl oluyor da bu kadar çirkin bir hale getirilebiliyor? Tabii bu husus sadece Korkuteli’ne mahsus değil. Maalesef, ülkemizde büyüyen köyden kente kadar her yerleşimin aynı durumda olduğunu gözlüyoruz. Değişim kaçınılmaz ama bunu biraz daha güzel yapamaz mıyız? Avrupa’da otomobil ile dolaşırken; köyleri görebilmek için, otobanları değil de ara yolları seçerdim. Emin olun en ufak bir çirkinliğe rastlamadım. Bu yerleşim yerleri meydanı, kilisesi, çiçeklerle bezenmiş ve aynı üslupta yapılmış evleri ile insanı hayran bırakıyor. İster istemez bizde neden bu çirkinlik oluyor diye düşünmeden edemedim.

Bir yerleşimin güzelliğini sağlayan oradaki mekânsal kompozisyon ve binaların estetiğidir. Bunu sağlayanlar da şehirciler ve mimarlardır. Peyzajcılar da son noktayı koyar. Şehircilik sadece; inşaat mühendisliği gibi, bir hesap kitap işi değildir. Güzel mekânlar oluşturmak bir sanat işidir. Bizim zamanımızda şehircilik mimarlık fakültelerinde okutulurdu. Şehircilik fakülteleri ilk önce ODTÜ’ de açıldı (1958).  Sanırım hesap-kitap işine sanattan daha fazla önem verilmeye başlandı. İyi bir yerleşim planlaması bu üç meslek grubunun beraber çalışması ile mümkündür. Tabii bu elamanların yetenekli ve işlerinin ehli olması yapılan işin güzel olması için gereklidir. Bizde bu kurala uyulduğunu pek zannetmiyorum. Parselasyonlar genellikle harita mühendisleri tarafından yapılmaktadır. Burada da amaç en çok parsele en fazla inşaatı yapabilmektir. Belediye Başkanlarının cehaleti ve iş bilmezliğine de işin tuz biberi diyebilirsiniz.

Diğer bir husus da ülkemizde; Avrupa’da olan, köy mimarisi (architecture rurale) eğitiminin olmamasıdır.

Bir kamu kurumu olan TOKİ’ nin yaptığı konut ve yurt projelerinin maket fotoğraflarını TV ekranlarında görüyoruz. Durumun içler acısı olduğunu söyleyebilirim. Bunları yapanlar ya çok yeteneksizler ya da bu meslekten değiller. Sonra da şehirler çirkinleşiyor diye şikâyet ediyoruz.

Bu kadar bağnazlığın bir nedeni de halkın bu çirkinliklere sessiz kalması ve onu kabullenmesidir.  Bu bilince sahip olan bir toplum maalesef olamadık. İnsanların müşterek yaşadığı- kullandığı alan bir kamu (public-devlet değil) alanıdır. Burada yapılan her yanlış şeye vatandaşın müdahale etmesi gerekir. Her yapılanı kabul etmek ancak kabile devletlerine mahsustur.

İbni Rüşd’ ün belirttiği gibi göçebe toplumlar sanat yönünden çok gelişmiş olmuyorlar. Türk toplumu yerleşik topluma geçtikten sonra da gerek yönetim tarzı gerek inancı bakımından bu konuda çok ilerleme kaydedememiş. Cumhuriyetle başlayan gelişme ise 100 yıl içinde; doğal olarak, istenilen seviyeye ulaşamamıştır.

Bu kısır döngüyü muhakkak kırmamız gerektiğine inanıyorum.

Yayın Tarihi
11.09.2022
Bu makale 629 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!