DUAYEN

Maya Niye Tutmadı? (III)

Cumhuriyet ile mensup olduğumuz Batı Medeniyetiyle, ait olduğumuz İslam ve Osmanlı medeniyetinden pek çok şeyi değiştirmek zorunda kaldık. Bu değişiklikler de aşağıdan (halktan) yukarı değil yukarıdan (Yönetim) aşaya doğru oldu. Halkın geleneklerinden kopması çok zordu ve uzun zaman alabilirdi. Hilmi Yavuz hoca yeni medeniyeti kabullenirken eskisinden tamamen vazgeçmek gerekmediğini savunuyor. Örnek olarak bir şairin Shakespeare’i nasıl biliyorsa Yunus Emre’yi de öyle bilmesi gerektiğini söylüyor. Mimari için de öğle değil mi? Modern bir mimar Corbusier’yi de bilecek Sinan’ı da. Hoca, bir de ünlü bir Fransız düşünürünün şu sözünü aktarıyor: “En modern yapılarda bile geleneklerden bir şeylere rastlarsınız”. Bunların hepsi doğru. Ancak Rönesans (buna 18 yy Aydınlanması da diyebiliriz) sadece sanat eserleri ile sınırlı değil ki. Bir köklü yaşam tarzından bahsediyoruz. Özellikle din alanında bu hemen hemen imkânsız. İlk yazımda Rönesans’ta kilisenin ve din adamlarının etkisinin azaldığını, aklın din vesayetinin yerine geçtiğini yazmıştım. Cumhuriyette bu; Atatürk’ün tüm arzusuna rağmen, böyle olmadı. Ben burada iki esaslı neden görüyorum:

  • İslam dini Hristiyanlık gibi değil. Hazreti İsa İnsanlara sadece sevgi, hoşgörü ve barışı öğretmeye çalışmış. İslamiyet ise yiyecekten içeceğe, suçtan cezaya, evlenmeden mirasa velhasıl hayatın her dalında kurallar getirmiş. Bizim gibi dini anlamadan uygulayan toplumları da din adamları yönetmiş. Onlar da çok bilgili olmadıklarından ve menfaatleri gereği dini totemleştirmişlerdir.
  • Diyanet işleri ile devlet dini kontrol altında tutulmak istemişti. Daha sonraları ise yine devlet İmam Hatip okulları ve İlahiyat fakülteleri ile alaylı imamlardan kurtulup münevver din adamlarına kavuşmayı arzuladı ( bunda dinde reform arzusu da olabilir). Ama maalesef bu böyle olmadı. Buralardan yetişenler hem cumhuriyet devrimlerine karşı çıktılar hem de devletin yönetimini ele geçirdiler. Sade onlar mı? Üniversite okumuş mühendisler, doktorlar tarikat şeyhlerine biat ettiler. Cahil halk ise buna çoktan hazırdı.

Sonuç olarak AK parti; dindarların oyunu alarak ve devrimci cumhuriyetçileri de kandırarak iktidara gelmiştir. Bu arada Cumhuriyetçilerin de pek çok hatalar yaptığını itiraf etmek gerekir. Bence bu kaçınılmazdı ve bunların yaşanması gerekiyordu. Temennim; ülkeye daha fazla ziyan vermeden; halkın çoğunluğuyla, laik, demokratik, adil bir cumhuriyete geri dönülmesidir.

Şu anda İran’da kadınlar özgürlük için çarpışırken bizim bu durumda olmamız ne kadar trajikomik bir durum değil mi?

En küçük bir işi yaparken bile o işle ilgili aleti kullanmak mecburiyetindesinizdir. Örneğin bir vidayı sökmek için muhakkak tornavida gerekir. Hem de vidanın çeşidine göre düz, yıldız, somun, alyan tornavidaya ihtiyaç duyarsınız. Bir de mengene, pens gibi yardımcı gereçler vardır. Bence, sosyal alanda da bu böyle. Rönesans’ın ve Aydınlanmanın aletleri de akıl, özgürlük, doğal haklar, hoşgörü, empati, yaratıcılık ve daha buna benzer nice insanla ilgili niteliklerdir. Sanat, bilim, felsefe, matbua, ansiklopediler, akademiler ve benzerlerini de gereçlerden sayabiliriz. Tabii bütün bunların öğretildiği eğitim okulları da çok önemli. Ben, sanatın ve felsefenin bilimi tetiklediğini düşünüyorum. Resim, müzik ve edebiyat sanatı 15 ve 16 Yüzyıllarda; insanı ön plana alarak, yükselmeye başlamış ( resimde Leonardo da Vinci, Michelangelo, Raffaello, Jan van Eyck gibi ressamlar ve Monteverdi, Giovanni, Francesco Landini gibi müzisyenler). Felsefe ve tiyatro ise çok daha eski, kadim Yunana dayanıyor. Hâlbuki büyük buluşların (Bilgi çağı) 17. Yüzyılda ortaya çıktığını görüyoruz. Bütün bunlardan sonra da, 18. Asırda başlayan Aydınlanma çağı geliyor. Bilgi çağının Aydınlanma çağına çok etkili olduğunu söylememiz gerekir.

Biz millet olarak sanatı biraz hafife alıp teknolojiye ( bilime değil) önem verdiğimiz için bu hususu özellikle belirtmek istedim.

Bilimde ilerlemek için “sanat eğitiminin”, anaokuldan başlayarak; eğitimin her dalında ve bir şekilde, yükseköğretimin sonuna kadar devam etmesi gerektiği kanısını taşıyorum.

Yayın Tarihi
19.11.2022
Bu makale 476 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!