DUAYEN

İnsan İnsanın Kurdudur

Y. Mimar ERCAN EVREN

Sosyal hayatımızda iki çok zararlı virüs vardır: Bunlardan birincisi “Dedikodu” ikincisi de “Algı yaratmak”. Dedikodu malum, bir kişinin diğer bir kişi hakkında; o kişiyi yıpratmak için; bazen gerçek olmayan haberler de üretilerek, o insanı itibarsızlaştırılması, nefret edilen bir kişilik olmasını sağlanması amacını güder. Algı yaratmak ise, Olmayan bir şeyi olmuş gibi dayatmak sanatıdır. Algı yaratmak da karşı tarafı yıpratmak ve küçük düşürmek için kullanılır. Bu virüsler insanın kanına girdikten sonra artık kurtuluş yoktur. Ne yapar ne eder karşısındaki insanı perişan edinceye kadar çalışılır. Bundan sadistçe bir zevk de alınır.

Dedikodunun en klasik örneği “gelin-kaynana” ilişkileridir. Kaynana gelininin sevmediği taraflarını oğluna öğle anlatır ki damat eşinden nefret etmeye başlar. Sonuç bazen boşanmaya kadar gider. Aile parçalanır, çocuklar perişan olur.

Algı yaratmanın şahane örneklerini de bu son seçimlerde gördük. Bir kadın Kılıçdaroğlu’ nun ağzından kulaklarımla duydum “kendisi Kandille görüşmüş” diyecek kadar algıyla inandırılmış.

Genellikle kadınların daha çok dedikodu yaptığı sanılır. Uzmanlar erkeklerin de aynı derecede dedikodu yaptıklarını söylüyorlar. Üstelik erkek dedikodularının daha şeytani ve yıkıcı olduğunu iddia ediyorlar.

Neden başlığı “İnsan insanın kurdudur” şeklinde koyduk? Çünkü insandan başka hiçbir canlı dedikodu yapmaz, hiçbir canlı hem cinslerini öldürmek için ordular kurmaz.

Bence bir işte nihai amaç çok önemlidir. Ona ulaştıktan sonra o süreçte geçen ufak tefek kusurları görmemek gerekir. Şu son konserde Milli Eğitim’ le, okul müdürleriyle, koro öğretmenleriyle yaşadığımız sorunları anlatsam sayfalar almaz. Ama biz bu çalışmayı ne Milli Eğitim, ne müdürler ne de müzik öğretmenleri için ne de kendimiz için yaptık, biz bu işi sadece çocuklar ve Türkiye için yapıyoruz. Onun için buna “İdeolojik savaş” demiştim. Türkiye’de laik eğitim çökerken, biz çağdaş bir eğitim için kendimizi helak ediyoruz. Başarılı olduysak ne mutlu bize. Söylentilere bakmadan; hatalarımızı düzelterek, işimize devam etmeliyiz.

Rablais’ nin bir sözü ile yazımızı bitirelim: “Gerçekten” daha değerli bir şey yoktur, sadece gerçek güzeldir ve o; masallar dâhil, her yerde olmalıdır.