Eğer bir milletin medeniyetini neyle ölçersin diye sorsaydınız, hiç düşünmeden “Gürültü” derdim. Çünkü gürültü yapmak, doğrudan doğruya insana verilen değeri gösteren bir eylemdir. İnsanları rahatsız eden, hayatından bıktıran, hasta eden bir mikrop kadar tehlikelidir. Pek çok ülke gürültüyü bir “Çevre kirliliği” olarak tanımlıyor. Bizde normal, hatta bir hak gibi görünen gürültülerin failleri medeni ülkelerde ağır cezalara çarptırılıyor. Gürültünün insanlara verdiği zararları şöyle sıralayabiliriz: Baş ağrısı, bıkkınlık, psikolojik bozulma, kronik dikkatsizlik, saldırganlık, öfkelilik, başkalarına karşı hassasiyet azalması, sosyal mesafelerin artması ve sosyal etkileşimin azalması, hoşgörüsüzlük, çatışma. Biraz dikkat edince toplumumuzda bu hususlara sıklıkla karşılaşılmaktadır.
Gürültüyü ikiye ayırabiliriz:
- İnsanların sebep olduğu gürültüler.
- Makinalarla yapılan gürültüler.
Birincisine ülkemizden çokça örnek bulabiliriz:
- Biz zaten yüksek sesle bağırarak konuşan bir millet olduğumuz için konuşurken gürültü yaratırız. Bu gürültü toplu olarak bulunulan yerlerde (Lokanta, toplantı salonu gibi) daha da vahim bir hal alır.
- Okullarda sınıflar ve koridorlar gürültü içindedir. Bu hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin sağlığı için de zararlıdır. Biz de bu okullarda eğitim yapıldığını düşünüyoruz.
- Oturduğunuz evin yakınında park veya boş bir alan varsa sükûnet içinde olacağınızı sanırsınız. Hâlbuki hiç öyle olmaz. İnsanlar buralara arabalarıyla gelirler, radyolarını sonuna kadar açarlar sabahlara kadar rakı içer eğlenirler.
- Düğünlerde ve asker uğurlamalarında onlarca arabalık konvoylar yapılarak, korna çalarak şehir turları yapılmaktadır. Bunun hem trafiği allak bullak ettiği ve çıkardığı gürültünün etrafı rahatsız ettiği hiç düşünülmez. Çok zaman önemli kazalara sebep olan havaya sıkılan silahlar aynı zamanda bir gürültü kaynağıdır. Meskûn alanların içinde olan düğün salonları pervasızca gece yarısı saat on ikilere kadar yüksek perdeden müzik yaparlar.
- Eğer müzikli bir bar veya lokantanın yakınında oturuyorsanız yandınız demektir. Gece yarısı üçlere dörtlere kadar yüksek sesli arabesk müzik dinlemek zorundasınız demektir.
İkincisine de bol örnekler verebiliriz:
- Trafikte, ikaz etmek için, selam vermek için, hava atmak için hep kornaya basarız. Bu davranış ise sokaklarda müthiş bir gürültü meydana getirir. Keza bozuk egzozlar da dayanılmaz gürültü çıkartırlar.
- Konutlarda, işyerlerinde, fabrikalarda devamlı çalışan makine gürültüleri, buna uğultu da diyebiliriz (Klima, havalandırma, matbaa makinaları gibi) insanı müziç şekilde rahatsız eder.
- İnsanlar köylerde sakin bir hayat geçireceklerini sanırlar. O eskidendi. Şimdi ilaçlama makinalarının ve ziraat araçlarının gürültüsü, Kuşları kaçırmak için her on dakikada bir patlama sesi veren aparatlar, haftalarca süren düğünler köylerde de sükûnet bırakmamış.
- Bence gürültünün en önemlisi ve insanı delirteni meskûn binalarda yapılan tadilat ve dekorasyon çalışmaları. Kat mülkiyeti nedeniyle, daire sahibi olan kişi evinde istediği değişikliği yapabileceğini sanıyor. Bu değişiklikler bazen bir yıl sürebiliyor ve dış cepheye de yansıyor. Bunu herkes bir hak olarak da görüyor. Duvarlar yıkılıyor, seramikler fayanslar kazınıyor, tesisat değiştiriliyor. Gürültü yanında işçi ve inşaat malzemesi trafiği siteyi tam bir şantiyeye çeviriyor. Yeni daire alanlar yanında; evlerine bir tablo asmayan insanlar, iki üç senede bir milyonlarca para ödeyerek fayanslarını değiştirebiliyorlar. Her gün çalışmaya gidenler bunu bilmezler ama evde oturup çalışanlar, ihtiyarlar, çocuklar, hastalar; gün boyu çalışan, hilti ve matkap gürültüsünün ne olduğunu çok iyi anlarlar.
Bütün bu olumsuzlukları önlemek mümkün değil mi? Tabii ki mümkün. Ancak, öncelikle halkta ve yöneticilerde “İnsan haklarına saygı” bilincinin yerleşmesi lazımdır. Sonra, herkesin “Haklarının, benim haklarımın başladığı yerde bittiğini” öğrenmesi gerek. Gürültüyü önlemek için kanunlar yapılmış ama şikâyet ettiğiniz zaman ya duymazlıktan geliyorlar ya da önemsemiyorlar.
Herhalde, ülkede bu kadar sorun varken bu yazıyı yazmak biraz gereksiz oldu!