DUAYEN

Bilinç!..

Bilinci şöyle tarif ediyorlar: Bilinç, genel olarak, insanda farkındalığın, duygunun, algının ve bilginin merkezi olarak kabul edilen yetidir. Bu yetiyi sağlayan önemli unsurların başında da akıl ve dil geliyor. Onun için de Türkçe (anadil) çok önemlidir.

Geçen gün TV de bir medrese hocası ile enteresan bir röportaj vardı. Hoca ilahiyat mezunu ve doktora sahibi bilgili bir din adamı. Ailecek medresede hocalık yapıyorlar. Hocanın savı ilahiyat fakültelerinde dinin iyi öğretilmediği. Kuran kurslarını savunurken de şunu söylüyor: Çocukların namaz kılmayı, kuran okumayı öğrenmesinin ne ziyanı olabilir? Cumhurbaşkanımız da zaten “Müslüman gençlik” yetiştireceğiz demiyor mu?

Bu yazımda bu iki önemli konuya değinmek istiyorum:

  • Medreseler Osmanlı İmparatorluğunun eğitim okullarıdır. Buralarda ağırlıklı olarak din eğitimi yapılırdı. Kitapları ve eğitim dili Arapçadır. Eğitim metodu ise takrir (anlatma) tarzında idi. Klasik metinler haline gelmiş Arapça kitaplar takrir edilir, tartışma Türkçe yapılırdı. Öğrencilerin çoğunun Arapça bilmediğini de hatırlatmak isterim. Kısaca ezbere dayalı bir eğitim tarzı vardı. Maalesef Osmanlı; 600 yıllık iktidarında, medreselerde bir tek ilim adamı dahi yetiştirememiştir. Cumhuriyet ilan edildikten sonra medreseler kaldırılmış ve “Tevhidi Tedrisat” kanunu ile tek çeşit modern okul sistemi konulmuştur. Bence İmparatorluğun çöküş sebeplerinden biri de eğitim sistemidir. 21. Bilim asrında medreselerin geri getirilmesini istemek bir akıl tutulmasından başka bir şey olamaz diye düşünüyorum.
  • İslam dini aynı zamanda bir yaşam ve devlet yönetme tarzıdır. Bu masum arzu ister istemez evirilmekte, toplumu seküler ve dindar olmak üzere ikiye ayırmakta ve din devleti arzusunu kabartmaktadır. Cumhuriyete ve Atatürk’e olan düşmanlığın sebebi de, cumhuriyetin İslam devletini ve hilafeti kaldırılmasındadır. Kuran kurslarında; sübyan okullarında olduğu gibi, sadece Ayetler anlamadan ezbere öğretilmekteydi. Pek çok din adamı ezbere okuduğu ayetlerin anlamını bilmemektedir. İslam dini nerdeyse bir totemizm haline getirilmiştir. Tabii bundan istifade eden bir hacı hoca kesimi olduğunu da belirtmek gerekir.

İstiklal harbi sadece bir askeri savaş değildir. Türk toplumunun doğu medeniyetinden batı medeniyetine geçiş kararıdır. Bilinçsiz halkın geriye dönmek istemesi kabul edilemez bir husustur. Avrupa’nın ortaçağa dönmesi gibi bir şey olur bu. Aslında Müslümanlık “Batı medeniyetini” kabul etmeye bir engel değil, ancak onu nasıl kullandığımıza bağlı.

Mukaddes diye, Arapça gazete parçasını saygıyla yerden kaldıran, Arapça radyo haberlerin huşu ile dinleyen pek çok insan var. Bu bilinçsiz davranışlar insanı fanatikleştiriyor. İster istemez insan yaşamına da yansıyan bu fanatiklik toplumu geri, düşüncesiz hale getirmektedir.

Arap olmayan Müslümanların din pratiği; dil nedeniyle, bir sorundur. Bu sorunun çözülmesi dini anadilde öğrenmekten geçer. Din bilimcileri, Pedagoglar, eğitimciler; geriye dönmeyi düşünmek yerine, çok önemli olan bu konuya çözüm üretmelidirler.

Sonuç olarak iki konu öne çıkıyor: Dinin anlaşılması ve din konseptinin çağdaşlaşması. Ortaçağ Avrupa’sında, Rönesans ve Reformlar bunları sağlamıştı.

Yayın Tarihi
13.02.2022
Bu makale 806 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!