Antalya Bugün’ e yazı yazmaya başlayalı neredeyse iki yıl olmuş. Her hafta olmak üzere 100’ ün üzerinde makale yazmışım. Ben inanamıyorum. Ne çabuk geçti günler. Her gün yazanlara da Allah kolaylık versin. İlk zamanlar hep sanat, özellikle mimari üzerinden yazmak istiyordum. Şöyle bir baktım iş gene siyasete çevrilivermiş. Türkiye’de siyaset o kadar sıcak ve heyecanlı ki, demek insan dayanamıyor.
Geçen gün, sevgili arkadaşım Prof. Dr. İnci San, son yazdığı “Sanatlar, Eğitim ve Kültür” adlı kitabını bana göndermiş. Antalya Filarmoni Derneği olarak Antalya’da yürüttüğümüz “Sanat İlkokulda Başlar” projesi ile çok örtüştüğü için bu konuyu biraz açmanın doğru olacağını düşündüm. Sayın San kitabının başında özetle şöyle diyor: Genellikle sanat eğitimi denince ilk akla gelen sanatçı yetiştirmeye yönelik yöntemler ve didaktik bütünü anlamındaki eğitim ve öğretim olmaktadır. Oysa bu alanın “Sanat öğretimi” olarak ayrımlaştırılması kesinlikle gereklidir. Resim, müzik, yontuculuk, tiyatro ve diğer sahne sanatları gibi alanlara eleman yetiştiren kurum ve kuruluşlar, bu tür bir sanat eğitim ve öğretimi görevini yüklenmişlerdir…Demek ki “Sanat eğitimi”, sanatçı yetiştirmeye değil, sanatın kendisiyle, yaşayarak, bilgilenerek ve tartışarak bir şeyleri, bu sanatsal yaşantılar ve deneyler yolu ile bilimde, teknolojide ve sanatta, kısaca düşüncede yaratıcı olarak yetiştirmeye yönelmelidir…… Bütün bunlardan başka “Sanat eğitimi” kavramına ilişkin bir tartışmanın açılmasını diliyoruz. “Sanat eğitimi” kavramı korunmalı mı? Yoksa “Estetik eğitim”, “Yaratıcı sanatsal eğitimi”, “Genel sanat eğitimi”, “Güzel sanatlar eğitimi” gibi başka adlandırmalar mı koyalım ki? Zanaat eğitimi ve öğretiminden ya da sanatçı yetiştiren öğretim ve eğitimden “Sanat eğitimi” ayırt edilebilsin. Bu konunun tartışılması dileği ile.
Halkımızın maalesef sanata fazla ilgisi olmadığını biliyoruz. Sanırım bunda eski eğitim sistemimizde sanata yer verilmemesi, din kaygısı ile pek çok sanat dallarının yasaklanması etkili olmuştur. Cumhuriyet ile birlikte sanata verilen önem artmış, sanatçı yetiştirilen okullar yanında örgün okullarda da sanat derslerine yer verilmiştir. Maalesef son zamanlarda bu ilginin yeniden azaldığını; programda olmasına rağmen, sanat ders saatlerinde matematik, fizik testleri çözüldüğünü biliyoruz. Hâlbuki sanatın zihinsel gelişmeyi artırdığı, tinsel (ruhsal) altyapıyı kurduğu pedagoglar tarafından belirtilmektedir. Bunun için de en uygun zamanın anaokulu ve ilkokul dönemi olduğu söyleniyor.
Bizim projemize gelince: Biz de ilkokullar için; müzik, opera ve bale, resim, yontu sanatı ve mimarlık üzerine, beş video hazırladık. Maksadımız bu sanat dalları hakkında bir farkındalık yaratmak ve çocukların ilgisini bu konular üzerine çekmekti. Çocukların daha çok konser, sergi ve tiyatroya gitmelerini sağlayarak, sanat üzerinden estetik tartışmayı ve yaratıcılığı tartışmaya açmayı başlatabileceğimizi sanıyoruz. Toplumumuzda, bu türlü çalışmaların sadece çocuklara değil yetişkinlere de faydalı olabileceğini düşünüyorum.
Daha önceki yazılarımda videolarla ilgili bilgiler vermiştim. Müzik videosunun son şeklini sizlerle paylaşmak istiyorum. (Lütfen alttaki linke tıklayınız)
Müzik linki:
.