Bu hafta sizlerle “Okul taşımacılığını” anlatmak istiyordum. İki acı haber bu yazımı ertelememi gerektirdi. İlk önce İnci San’ı evvelsi gün de Doğan Kuban’ı kaybettik. Bu günkü Sözcüde Yılmaz Özdil Doğan hocayı anlatan nefis bir yazı yazmış, üstüne söyleyecek bir şey bulamıyorum. Bu yazıyı okumanızı öneririm (24 Eylül Cuma). Yine de birkaç cümle ilave etmeden yapamayacağım. Hoca, İTÜ Mimarlık Fakültesinde mimarlık tarihi derslerinde, Prof. Verzone’ nin asistanı olarak akademik kariyerine başladı. Tabii bizim de hocamız oldu. Mr. Verzone İtalyan aksanlı Fransızcası ile dersi anlatır o da tercüme ederdi. Gelemediği zamanlar da bu işi ben üstlenirdim. Böyle bir yakınlığımız olmuştu. Bilgisi ve beyefendiliği ile tüm sınıfın sevgisini kazanmıştı. Bu ilişkimiz mezun olduktan sonra da zaman zaman devam etti. Yaşı ilerledikçe bilgi ve deneyimleri arttıkça tam bir “bilge hoca” oldu. Hiçbir yazısını, konuşmasını kaçırmamaya çalışırdık. Haftada bir yayımlanan “Herkes için bilim ve teknoloji” adlı dergide yazıları düne kadar devam etti. Her yazısı sanki Türkiye için bir dersti. Hocamı çok arayacağım.
Doğan Kuban’dan birkaç cümle:
- İstanbul geri kalmış bir memleketin şehri, dünyanın en güzel şehirlerinden biriydi. Canına okudular.
- Mimar Sinan Camisi yaptılar, böyle camilere Sinan ismini vermek bile Mimar Sinan’a hakarettir. Sinan çok yetenekli bir adamdı. Bunlarınki hep kopya, hep kötü taklit, utanç verici.
- Çamlıca’ya inşa edilen camiyi konuşmaya bile değmez.
- Türkiye cehaletiyle övünen bir ülke.
- Eğitimin her düzeyde çökmesi, hastalıktır.
- Çağdaş hiçbir ülke cahil kadrolarla idare edilemez.
İnci San ise eşimin DTC Fakültesinden sınıf arkadaşı idi. Gençlik yıllarımızda Dil Tarih ve Coğrafya fakültesi konferans salonunda; Cumartesi günleri, CSO konserler verirdi. İnci hanım da konserin müdavimlerinden biriydi. Güzelliği ve hanımefendiliği ile hepimizin dikkatini çektiğini itiraf etmeliyim. Sonraki yıllarda Motel Antalya’nın müşterisi oldular ve ailecek dostluğumuzu pekiştirdik. Geçen senelerde eşi Coşkun San ile birlikte ANSİAD’a konuşmacı olarak davet edilmişlerdi. Yorulmak nedir bilmeyen, kocaman bir yüreği ve kafası olan bir bilim kadınıydı İnci hanım. Son nefesine kadar da çalıştı çalıştı. Çocuklar, müzik, drama kısaca sanat onun için çok önemliydi. Onlarca kitap yazdı, konferanslar verdi. Bu konularda kısır olan ülkemizde çocuklara ve eğiticilere pek çok şeyler öğrettiğine inanıyorum. Onun o sıcak ve yumuşak sesi kulağımda hep çınlayacak.
Son çıkan kitaplarından bazılarının isimlerini vermek istiyorum:
- Çocuk ve Sanat
- Sanat ve Eğitim
- Sanat Eğitimi
- Eğitimimize Bakışlar
- Yaratıcı Drama ile Farklılıklar ve Farkındalıklar