Yaşlılara yönelik şiddetin en sık rastlanılan türü sözlü şiddettir. Bu, öncelikle yaşlının talepleri ile bağlantılıdır. Daha ziyade günlük işlerinde bağımlılığı çoğalan yaşların maruz kaldığı sözlü şiddetin ardında genellikle koşullar yer almaktadır. Koşulların, yaşlının bakımından sorumlu olan kişi üzerinde yarattığı finansal, sosyal ve psikolojik baskıların karışımı, sözlü şiddet olarak kendini göstermektedir. Yaşlısının bakımını üstlenen aile fertlerinde sık rastlanılan sözlü şiddet, genellikle yaşlıya kötülük olsun diye değil, aksine bakıcı rolünü üstlenen kişinin görevini yerine getirmede yaşadığı sıkıntıların ve görevini yeterince iyi yerine getiremeyeceği kaygılarından ortaya çıkmaktadır.
Özellikle demans sorunu olan yaşlıların bakımını üstlenen aile fertlerinin, normal koşullarda kolaylıkla yapılabilen işleri bile yapamayacak hale gelen yaşlısının her türlü günlük yaşamla ilgili işiyle ilgilenmesi, onda büyük bir baskı oluşturur. Bir taraftan sevdiği insanın yavaş yavaş kendisinden uzaklaştığını ve bu uzaklaşmanın bir nevi vedalaşmaya dönüştüğünü fark eder, diğer taraftan kendi yaşamının yarı yolda kaldığını, tüm konsantrasyonunu yaşlısına vermek zorunda olduğunu görerek, büyük bir sıkıntıya girer.
Bakıma muhtaç yaşlıya yapılan yardım ve desteğin türü, zamanı ve yeri, bakıcı rolünü üstlenen aile ferdinde farklı baskı türleri yaratır. Bedensel, zamansal, ruhsal, ailevi vs. birçok türü olan bu baskılardan kurtulmasının mümkün olmadığını gördükçe, sinirlilik ve üzüntü ile karışık sözlü şiddete başvurur. Söylemek istemediği halde yaşlısına karşı sarf ettiği sözlerden dolayı büyük bir üzüntüye kapılır ve kendisini suçlu hisseder ve kendinden utanır. Binlerce evde her gün yaşanan bu dramları dışarıdan fark etmek mümkün değildir.
Bakımını üstlendiği yaşlısına yönelik sözlü şiddet hem yaşlıda hem de yaşlısına bakan kişide uzun süre kapanamayacak ruhsal yaralar açar. Paramparça olan ruhunu toparlamaya çalıştıkça, ruhuna her dokunuşunda büyük acı, vicdan azabı hisseder. Bu, hiçbir şeye benzemez. Yaşlısına yönelik sözlü şiddet yön değiştirerek kendine yönelir. İçinden kendine sözlü şiddet uygulamaya başlayan kişinin, yaşlısına bakım süresi uzadıkça hastalanma riski artar.
Devlet, yaşlısına bakan aile fertlerine yardımcı olmalı, üzerlerindeki baskıyı azaltmalıdır. Bu, sadece danışmanlık hizmetleriyle üstesinden gelinebilecek bir sorun değildir. Aksine pratik yardıma ihtiyaç vardır. Bakımın yükünü azaltan, kendisine zaman ayırmasına olanak tanıyan yardımlara ihtiyaç vardır. Yardım eli uzatılmazsa, yakında yaşlısının bakımını üstlenen aile ferdi bulmak da zorlaşacaktır. Bu yardımların adresi sosyal ve aile politikalarından sorumlu aktörlerdir. Bu kişileri daha fazla dikkate almaları ve onlara nasıl yardımcı olabileceklerini düşünmeleri gerekir. Bu konuda yerel yönetimlere sorumluluk verilmelidir. Yerel yönetimler, yaşlısına bakan ailelerle yakından ilgilenmeli, onların sorunlarını tespit edip, pratik yardımları devreye sokabilmelidir.
Şimdiye kadar yapılması gereken bu işlerin hayata geçirilmemesi, gelecek için umut verici bir çıkış noktası olarak görünmemektedir. Aksine ailelerin üzerindeki yüke ortak olma düşüncesi, en azından dışarıdan bakıldığında, henüz oluşmamış bir düşünce olarak algılanmaktadır. Öyle görünüyor ki, bu bilincin önce yönetici aktörlerde yaratılması gerekecektir. Bunun ne kolay ne de kısa vadede gerçekleşebileceğine inanmıyorum. Daha ziyade bizim nesil yok olduktan sonra geriden gelen nesillere devredeceğimiz bir miras olarak görüyorum. Umarım yanılıyorumdur.